Gaming Diary 2017
Sort by:
Showing 22 items
Rating:
List Type:
Assassin's Creed: Origins - PC Games
December 26, 2017 played on steam
Assassin's Creed severlere geç bir inceleme, ya oynamışsınızdır çoktan ya da zaten oynayacaksınızdır, hazır da indirim dönemindeyiz, kaçırmayın derim. Assassin's Creed'i sevmeyenlere olacak bu yazı daha çok. Sevenlerle oturur bol spoilerlı muhabbeti edilir, beyin patlatılır zaten.
İncelemeyi, oyun yeterince eleştirildikten sonra yazdığım için, hele oyun basınını falan takip eden biriyseniz, o anlamda faydası olması için bu eleştirilere karşı yazacağım. Ve belirttiğim gibi, seriyi sevmeyenlere. Aslında bir güruh AC'i seven fakat Ezio'ya takılıp kalmış, karakter kurgusundan başka hiç bir şeye önem vermeyen, muhtemelen anlamadığı için, bir güruh da var. Neyse...
Oynanış değişti evet, falan filan. Herkes biliyordur. Gayet iyi olmuş. Hele hele, bu oyuna kurgusu da gereği çok iyi gitmiş stealth ve direk dalma dengesi. Açık dünya muazzam, evet "witcher 3 çakması". bu duruma şikayeti olan ne istediğini bilmeyen bir ruh hastasıdır. Her detayı işlenmiş, tasarlanmış bir dünya var. Mısır'ın o dönem tarihine hakim biri değildim, oyun duyrulduğunda ve fragmanları yayınlandığında biraz tereddüt ediyordum, o kadar büyük bir haritada piramitlerden ve o gayet de hoşuma giden aslında mısır dokusundan farklı ve çölden başka ne olabilir ki diye, ama o da benim cahilliğim, gayet güzel bir dönem imiş ve müthiş bir coğrafya imiş. Her bölgesi farklı hisettiriyor, farklı bir atmosfere sokuyor. Yan görevler var deli gibi ve iyi yazılmış olmaları yanında oyunun dünyasıyla da, ana senaryoyla da gayet ilişkili konular işliyor çoğu. Bu şekilde olmayıp kopuk olan side questler de gayet güzel yazılmış. Bazen birbirine bağlı, dallanıp budaklanan side questler var. Oynanış mekaniği olarak farklı şeyler sunmasalar da, farketmiyorsunuz herhangi bir rutin. Hatta zaman zaman şaşırttığı da oluyor metniyle. Boss savaşları değişik, yani oyunun kendi mekanikleri dışına çıkabiliyor bazen. Bu saydıklarım önceki Assassin's Creedlerde olmayıp bunda olan özellikler. Güzel şeyler ve oyunu her ne kadar seriyi sevsem de, öncekilerle kıyaslayınca oldukça yükseğe taşıyan mevzular. (Origins'ten önce tüm seriyi baştan tekrar oynadığımı belirtmeliyim. Evet ben de ayrı bir ruh hastasıyım.)
Şimdi gelelim eleştirilere ve serinin geneline olan bakışlara karşı yorumlarıma;
"Bu bir Assassin's Creed oyunu değil?"
El-cevap; bsg.
"Assassin İtikad'ını iyi işlememiş?"
El-cevap; muhtemelen sen, lotr serisine, "yavvv bu kartallar niye baştan götürmedi yüzüğü" falan diye de yorum yapıyorsundur... azcık çaba göster bir şeyi keşfetmek ve beğenmek istiyorsan en azından araştır, mümkün mü bunu gör... mümkün değilse tatmin olman, o zaman söyle de, bu eleştiriye karşılık söylencek onca söz var, spoiler olur. uyarı, oyunu oynarken iyi keşfedin. bilirsiniz, assassin's creed sever collectibles nanesini kullanmayı. bu sefer bir fark var önceki oyunlara göre, dolu ve anlamlı collectible'lar ile dolu map. ve bu eleştiriye de cevap veren içeriklere sahipler. keşif lan, ne güzel işte, öyle boş beleş keşif değil, şu eski oyunlardaki dungeon kafasında keşifler. parlayan soru işaretleri özellikle bakılması gerekenler.
"Vuruş hissi zayıf."
hayır gayet iyi. criticallar ile, silahların özellikleriyle birlikte gayet hissediyorsunuz. dandirik, critical rate'i düşük bir silahla hissedilmiyor tabii. ayrıca silah çeşitliliği gayet iyi, hepsi de kendine göre hisettiriyor vuruş hissini.
"bu bir assassin's creed oyunu değil."
bsg.
bir de seriye genel olarak, karakter kurgusu bekletisiyle yaklaşıp, "ezio, ezio!" diye ağlayan bi' güruh var.
merak etmeyin, bayek de en az ezio kadar müthiş bir karakter, ama muhtemelen yine mutlu olamayacaksınız, çünkü bu serinin sizin o, karakter kurgusuyla sınırlı, sığ, zaaflarınızı sömüren tercihlere olan beklentinizden daha önemli anlattığı şeyler ve ince ince ördüğü bir evreni ve olay kurgusu var. karakterle bağ kurmak istiyorsanız gidin bir sitcom açın izleyin. (evet karakter kurgusu önemlidir, ama her şey ondan ibaret değil lan, anlatmaya çalıştığım şey bu, güzelim kolonyal üçlemeyi yediniz bitirdiniz "ezio, desmond" diye ağlaya ağlaya.)
oradan iflah olmaz bi' fanboy gibi gözüküyorum ve seriyi sevmeyenlerin, haterlığını perçinlemiş oldum muhtemelen. sorun yok, eşek hoşaftan ne anlar diyerek kapatıyorum yazıyı. ha bir de, baya ilginç olaylar dönüyor, bakalım karşımıza neler çıkar gelecek ac'lerde.
Assassin's Creed severlere geç bir inceleme, ya oynamışsınızdır çoktan ya da zaten oynayacaksınızdır, hazır da indirim dönemindeyiz, kaçırmayın derim. Assassin's Creed'i sevmeyenlere olacak bu yazı daha çok. Sevenlerle oturur bol spoilerlı muhabbeti edilir, beyin patlatılır zaten.
İncelemeyi, oyun yeterince eleştirildikten sonra yazdığım için, hele oyun basınını falan takip eden biriyseniz, o anlamda faydası olması için bu eleştirilere karşı yazacağım. Ve belirttiğim gibi, seriyi sevmeyenlere. Aslında bir güruh AC'i seven fakat Ezio'ya takılıp kalmış, karakter kurgusundan başka hiç bir şeye önem vermeyen, muhtemelen anlamadığı için, bir güruh da var. Neyse...
Oynanış değişti evet, falan filan. Herkes biliyordur. Gayet iyi olmuş. Hele hele, bu oyuna kurgusu da gereği çok iyi gitmiş stealth ve direk dalma dengesi. Açık dünya muazzam, evet "witcher 3 çakması". bu duruma şikayeti olan ne istediğini bilmeyen bir ruh hastasıdır. Her detayı işlenmiş, tasarlanmış bir dünya var. Mısır'ın o dönem tarihine hakim biri değildim, oyun duyrulduğunda ve fragmanları yayınlandığında biraz tereddüt ediyordum, o kadar büyük bir haritada piramitlerden ve o gayet de hoşuma giden aslında mısır dokusundan farklı ve çölden başka ne olabilir ki diye, ama o da benim cahilliğim, gayet güzel bir dönem imiş ve müthiş bir coğrafya imiş. Her bölgesi farklı hisettiriyor, farklı bir atmosfere sokuyor. Yan görevler var deli gibi ve iyi yazılmış olmaları yanında oyunun dünyasıyla da, ana senaryoyla da gayet ilişkili konular işliyor çoğu. Bu şekilde olmayıp kopuk olan side questler de gayet güzel yazılmış. Bazen birbirine bağlı, dallanıp budaklanan side questler var. Oynanış mekaniği olarak farklı şeyler sunmasalar da, farketmiyorsunuz herhangi bir rutin. Hatta zaman zaman şaşırttığı da oluyor metniyle. Boss savaşları değişik, yani oyunun kendi mekanikleri dışına çıkabiliyor bazen. Bu saydıklarım önceki Assassin's Creedlerde olmayıp bunda olan özellikler. Güzel şeyler ve oyunu her ne kadar seriyi sevsem de, öncekilerle kıyaslayınca oldukça yükseğe taşıyan mevzular. (Origins'ten önce tüm seriyi baştan tekrar oynadığımı belirtmeliyim. Evet ben de ayrı bir ruh hastasıyım.)
Şimdi gelelim eleştirilere ve serinin geneline olan bakışlara karşı yorumlarıma;
"Bu bir Assassin's Creed oyunu değil?"
El-cevap; bsg.
"Assassin İtikad'ını iyi işlememiş?"
El-cevap; muhtemelen sen, lotr serisine, "yavvv bu kartallar niye baştan götürmedi yüzüğü" falan diye de yorum yapıyorsundur... azcık çaba göster bir şeyi keşfetmek ve beğenmek istiyorsan en azından araştır, mümkün mü bunu gör... mümkün değilse tatmin olman, o zaman söyle de, bu eleştiriye karşılık söylencek onca söz var, spoiler olur. uyarı, oyunu oynarken iyi keşfedin. bilirsiniz, assassin's creed sever collectibles nanesini kullanmayı. bu sefer bir fark var önceki oyunlara göre, dolu ve anlamlı collectible'lar ile dolu map. ve bu eleştiriye de cevap veren içeriklere sahipler. keşif lan, ne güzel işte, öyle boş beleş keşif değil, şu eski oyunlardaki dungeon kafasında keşifler. parlayan soru işaretleri özellikle bakılması gerekenler.
"Vuruş hissi zayıf."
hayır gayet iyi. criticallar ile, silahların özellikleriyle birlikte gayet hissediyorsunuz. dandirik, critical rate'i düşük bir silahla hissedilmiyor tabii. ayrıca silah çeşitliliği gayet iyi, hepsi de kendine göre hisettiriyor vuruş hissini.
"bu bir assassin's creed oyunu değil."
bsg.
bir de seriye genel olarak, karakter kurgusu bekletisiyle yaklaşıp, "ezio, ezio!" diye ağlayan bi' güruh var.
merak etmeyin, bayek de en az ezio kadar müthiş bir karakter, ama muhtemelen yine mutlu olamayacaksınız, çünkü bu serinin sizin o, karakter kurgusuyla sınırlı, sığ, zaaflarınızı sömüren tercihlere olan beklentinizden daha önemli anlattığı şeyler ve ince ince ördüğü bir evreni ve olay kurgusu var. karakterle bağ kurmak istiyorsanız gidin bir sitcom açın izleyin. (evet karakter kurgusu önemlidir, ama her şey ondan ibaret değil lan, anlatmaya çalıştığım şey bu, güzelim kolonyal üçlemeyi yediniz bitirdiniz "ezio, desmond" diye ağlaya ağlaya.)
oradan iflah olmaz bi' fanboy gibi gözüküyorum ve seriyi sevmeyenlerin, haterlığını perçinlemiş oldum muhtemelen. sorun yok, eşek hoşaftan ne anlar diyerek kapatıyorum yazıyı. ha bir de, baya ilginç olaylar dönüyor, bakalım karşımıza neler çıkar gelecek ac'lerde.
okkompt's rating:
Assassin's Creed - Director's Cut Edition - PC Games
October 31, 2017 played on steam
okkompt's rating:
Metro 2033 Redux - PC Games
October 15, 2017 played on steam
Bayadır ilgilenmiyordum Metro serisiyle. Exodus'un duyrulmasıyla biraz gecikmeli çekti ilgimi. İlk 2 oyunun redux sürümünü alıp oynamaya başladım. Last Light'e başlamadan bu oyun hakkında yazmak istedim taze bitirmişken.
F.E.A.R., Bioshock, Wolfenstein ve özellikle de Half Life gibi hikaye anlatımı kuvvetli FPS oyunlarından hiç de aşağı kalır yanı yokmuş. RPG (Fallout) olmayan Lineer, daha sinematik, kıyamet sonrası, aslında yaşamak istediğim bir deneyimdi. Hep orada burada görüp merak da etmiyor değildim, nasıl işleniyor olabilir diye, kitaplarına da uzak biri olarak. Fakat oyun başladıktan sonra aktı gitti çok güzel. Bölüm aralarında ara vermeyi planlayıp kalkamadığım çok oldu.
3. Dünya savaşı sonrası nükleer felaket olmuş ve halk metroları sığınak olarak kullanmaya başlamıştır. Çeşitli fraksiyonların elinde tuttuğu metro istasyonlarından birinde Artyom isimli bir genç, sığındığı istasyon uğruna bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Dmitry Glukhovsky'nin aynı isimli romanından uyarlanmış bir oyun.
Hikaye oldukça güzel, daha çok işlenişi. Karakterimizin hiç konuşmaması eleştirilmiş ama aslında böyle de iyi. Bölüm aralarında günlük tarzı duyabiliyoruz sesini, hislerini, yaşadıklarının özetini, kafasındaki soruları vesayre paylaşıyor. Oyunda bulduğumuz journallar da önem arzetmese de, karakteri ve olay kurgusunu içselleştirmek için faydalı. Diğer karakterler biraz oyun hızlı aktığından geliştiğinden yeterince derinleşmiyor. Muhtemelen kitaba göre en büyük eksi bu. Okumak lazım. Kendi karakterimiz ve yolculuğunu, kahramanlığını (!) iyi hissediyoruz ama.
Kitapla ilgili bunlar daha çok tabii, fakat çok güzel bir evren kurgulanmış, politik göndermelerle ve ciddi alt metinlerle dolu. Kitapları her ne kadar okumamış olsam da, oyun elinden geldiğince yansıtmaya çalışmış o tür durumları, es geçmemiş. Diyaloglar bir shooter oyununda olabildiği kadar olmuş bence.
Redux sürümünde grafikler iyileştirilmiş deniliyor ama önceki versiyonunu oynamadığım için bir şey diyemem. Oyun animasyonlarından ele veriyor tabii kendini biraz. Kütükler ama hiç önemi yok. Işıklar, kaplamalar, silahlar, atmosfer, detaylar, mekanlar oldukça iyiydi. Seslendirme, müzikler de öyle. Rusya'yı ve kıyamet sonrasını her detayıyla çok iyi yaşattı. Yukarda bahsi geçen oyunlara karşı ilginiz olmuşsa geçmişte ve hala oynamadıysanız şiddetle tavsiye ederim.
Bayadır ilgilenmiyordum Metro serisiyle. Exodus'un duyrulmasıyla biraz gecikmeli çekti ilgimi. İlk 2 oyunun redux sürümünü alıp oynamaya başladım. Last Light'e başlamadan bu oyun hakkında yazmak istedim taze bitirmişken.
F.E.A.R., Bioshock, Wolfenstein ve özellikle de Half Life gibi hikaye anlatımı kuvvetli FPS oyunlarından hiç de aşağı kalır yanı yokmuş. RPG (Fallout) olmayan Lineer, daha sinematik, kıyamet sonrası, aslında yaşamak istediğim bir deneyimdi. Hep orada burada görüp merak da etmiyor değildim, nasıl işleniyor olabilir diye, kitaplarına da uzak biri olarak. Fakat oyun başladıktan sonra aktı gitti çok güzel. Bölüm aralarında ara vermeyi planlayıp kalkamadığım çok oldu.
3. Dünya savaşı sonrası nükleer felaket olmuş ve halk metroları sığınak olarak kullanmaya başlamıştır. Çeşitli fraksiyonların elinde tuttuğu metro istasyonlarından birinde Artyom isimli bir genç, sığındığı istasyon uğruna bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Dmitry Glukhovsky'nin aynı isimli romanından uyarlanmış bir oyun.
Hikaye oldukça güzel, daha çok işlenişi. Karakterimizin hiç konuşmaması eleştirilmiş ama aslında böyle de iyi. Bölüm aralarında günlük tarzı duyabiliyoruz sesini, hislerini, yaşadıklarının özetini, kafasındaki soruları vesayre paylaşıyor. Oyunda bulduğumuz journallar da önem arzetmese de, karakteri ve olay kurgusunu içselleştirmek için faydalı. Diğer karakterler biraz oyun hızlı aktığından geliştiğinden yeterince derinleşmiyor. Muhtemelen kitaba göre en büyük eksi bu. Okumak lazım. Kendi karakterimiz ve yolculuğunu, kahramanlığını (!) iyi hissediyoruz ama.
Kitapla ilgili bunlar daha çok tabii, fakat çok güzel bir evren kurgulanmış, politik göndermelerle ve ciddi alt metinlerle dolu. Kitapları her ne kadar okumamış olsam da, oyun elinden geldiğince yansıtmaya çalışmış o tür durumları, es geçmemiş. Diyaloglar bir shooter oyununda olabildiği kadar olmuş bence.
Redux sürümünde grafikler iyileştirilmiş deniliyor ama önceki versiyonunu oynamadığım için bir şey diyemem. Oyun animasyonlarından ele veriyor tabii kendini biraz. Kütükler ama hiç önemi yok. Işıklar, kaplamalar, silahlar, atmosfer, detaylar, mekanlar oldukça iyiydi. Seslendirme, müzikler de öyle. Rusya'yı ve kıyamet sonrasını her detayıyla çok iyi yaşattı. Yukarda bahsi geçen oyunlara karşı ilginiz olmuşsa geçmişte ve hala oynamadıysanız şiddetle tavsiye ederim.
okkompt's rating:
Her Story - PC Games
September 10, 2017 played on steam
Fikri, konusu, sunum biçimi müthiş. Ablanın oyunculuğu ve metin ile oluşturulan atmosfer muazzam. Çoğu oyundaki collectibles nanesinden oluşuyor aslında oyun. Bahsettiğim türden oyunlarda o yandan rasgele karşılaşıp izlediğiniz videolar okuduğunuz notlar bir bütün olunca nasıl o keşif hazzını yaşatıyorsa kurgunun geneline dair, Her Story de başlı başına bu olaydan oluşuyor.
Arama kutusuna anahtar kelimeler girerek 271 footage'ın hepsini açmaya çalışıyorsunuz. Olayı çözmesi kısa sürüyor olabilir fakat tüm videoları açmak ve olayı tamamıyla anlamak için uğraşmak gerekiyor. Sonlara doğru çok spesifik kelimelerle arama yapmak gerekiyor. Dönüp dolaşıp tekrar tekrar ipucu yakalarım diye izliyorsunuz.
Tavsiye, açtığınız videoları database ekranından sayıp tag girmeniz 01, 02 diye. Böylece tüm videoları kronolojik sırasıyla sonradan izleyebilirsiniz. Değiyor.
Fikri, konusu, sunum biçimi müthiş. Ablanın oyunculuğu ve metin ile oluşturulan atmosfer muazzam. Çoğu oyundaki collectibles nanesinden oluşuyor aslında oyun. Bahsettiğim türden oyunlarda o yandan rasgele karşılaşıp izlediğiniz videolar okuduğunuz notlar bir bütün olunca nasıl o keşif hazzını yaşatıyorsa kurgunun geneline dair, Her Story de başlı başına bu olaydan oluşuyor.
Arama kutusuna anahtar kelimeler girerek 271 footage'ın hepsini açmaya çalışıyorsunuz. Olayı çözmesi kısa sürüyor olabilir fakat tüm videoları açmak ve olayı tamamıyla anlamak için uğraşmak gerekiyor. Sonlara doğru çok spesifik kelimelerle arama yapmak gerekiyor. Dönüp dolaşıp tekrar tekrar ipucu yakalarım diye izliyorsunuz.
Tavsiye, açtığınız videoları database ekranından sayıp tag girmeniz 01, 02 diye. Böylece tüm videoları kronolojik sırasıyla sonradan izleyebilirsiniz. Değiyor.
okkompt's rating:
D4: Dark Dreams Don’t Die - PC Games
September 7, 2017 played on steam
Swery. Deadly Premonition'ı yapan adam bu. David Lynch'in oyun yapımcısı olanı. Müthiş temalar işliyor herif. Hemen söyleyeyim oyun yarım ve bu kadar güzel bir oyunun yarım kalmış olması devasa bir eksi. Yine de White Owls diye bir firma açtı kendisine, ümit var her ne kadar bu oyunun devamı olmayacak dendiyse de.
Deadly Premonition'daki absürtlük kat kat fazlasıyla var bu oyunda. Yapısı, mekanikleri de oldukça müsait buna zaten. Karakter dizaynları çok iyi. Bu absürtlük bir de Japon bir abinin elinden çıktığı için, David Lynch'in oyun yapımcısı olanı dedim ya, onu 3'e 5'e katlayın.
Swery. Deadly Premonition'ı yapan adam bu. David Lynch'in oyun yapımcısı olanı. Müthiş temalar işliyor herif. Hemen söyleyeyim oyun yarım ve bu kadar güzel bir oyunun yarım kalmış olması devasa bir eksi. Yine de White Owls diye bir firma açtı kendisine, ümit var her ne kadar bu oyunun devamı olmayacak dendiyse de.
Deadly Premonition'daki absürtlük kat kat fazlasıyla var bu oyunda. Yapısı, mekanikleri de oldukça müsait buna zaten. Karakter dizaynları çok iyi. Bu absürtlük bir de Japon bir abinin elinden çıktığı için, David Lynch'in oyun yapımcısı olanı dedim ya, onu 3'e 5'e katlayın.
okkompt's rating:
Quantum Break - PC Games
August 1, 2017 played on steam
Aslında listal açmadan önce Remedy'nin diğer oyunlarını (Max Payne 1 ve 2, Alan Wake) oynadıktan sonra bunu oynadım. Bu şekilde oyunun hakkı daha iyi verilebilir. Oynanışın kendini tekrar etmesi ve benzeri gibi eleştiriler dolansa da etrafta, kurgusu ve Remedy'nin diğer oyunlarıyla oluşturduğu o bütünlük bu oyunu çok değerli yapıyor. İlerde tekrar oynayıp, başka bir listede, belki bir kaç yıl sonra üzerine daha fazla şey yazabilirim. Bunu da buraya bir hatırlatıcı olarak not düşeyim. Şimdilik söyleyeceklerim şunlar, bu oyuna bir tek Bilim-Kurgu gözüyle bakmak hata olur her ne kadar öyle gözükse de uzaktan ve Remedy'nin diğer oyunları da oynanarak hangi filmlerden, hangi fikirlerden ilham aldığı tahmin edilebildiğinde çok daha etkileyici oluyor. Ben anahtar kelimeyi atayım, "Determinism" ve tabii ki de "Uncertainty". Zurnanın zırt dediği yer burası, dikkatli bakılırsa.
Oyunların arasındaki bu kadar etkileyici ilişkilerin ve o derinliğin neden bu sunum tarzıyla (saf aksiyon gibi gözüken) kurulduğunu düşünürken şunu farkettim, abi etraftaki collectible'ları es geçmeden oynanması gerekiyor bu oyunların. Max Payne'in de bu kadar güçlü atmosferi, oyuna serpiştirilmiş ha easter egglerle ha orda burda gördüğünüz diziler, detaylarla oluşturulmuş. Alan Wake oynarken bunun adını koydum aynı şey orda da bu oyunda da var. Hem kurguyu detaylandırıyor, bir bütünlüğe sokuyor hem de bir hayli derinleştiriyor. Sapık herifler...
Aslında listal açmadan önce Remedy'nin diğer oyunlarını (Max Payne 1 ve 2, Alan Wake) oynadıktan sonra bunu oynadım. Bu şekilde oyunun hakkı daha iyi verilebilir. Oynanışın kendini tekrar etmesi ve benzeri gibi eleştiriler dolansa da etrafta, kurgusu ve Remedy'nin diğer oyunlarıyla oluşturduğu o bütünlük bu oyunu çok değerli yapıyor. İlerde tekrar oynayıp, başka bir listede, belki bir kaç yıl sonra üzerine daha fazla şey yazabilirim. Bunu da buraya bir hatırlatıcı olarak not düşeyim. Şimdilik söyleyeceklerim şunlar, bu oyuna bir tek Bilim-Kurgu gözüyle bakmak hata olur her ne kadar öyle gözükse de uzaktan ve Remedy'nin diğer oyunları da oynanarak hangi filmlerden, hangi fikirlerden ilham aldığı tahmin edilebildiğinde çok daha etkileyici oluyor. Ben anahtar kelimeyi atayım, "Determinism" ve tabii ki de "Uncertainty". Zurnanın zırt dediği yer burası, dikkatli bakılırsa.
Oyunların arasındaki bu kadar etkileyici ilişkilerin ve o derinliğin neden bu sunum tarzıyla (saf aksiyon gibi gözüken) kurulduğunu düşünürken şunu farkettim, abi etraftaki collectible'ları es geçmeden oynanması gerekiyor bu oyunların. Max Payne'in de bu kadar güçlü atmosferi, oyuna serpiştirilmiş ha easter egglerle ha orda burda gördüğünüz diziler, detaylarla oluşturulmuş. Alan Wake oynarken bunun adını koydum aynı şey orda da bu oyunda da var. Hem kurguyu detaylandırıyor, bir bütünlüğe sokuyor hem de bir hayli derinleştiriyor. Sapık herifler...
okkompt's rating:
People who voted for this also voted for
Western Movie Posters: Jack Hoxie
favorite comedies
Leo Babauta's Non-Fiction Recommendations '08
My Favorite Music - Part I - Eminem
CFB 100 Essential Horror Films
Mayer M Flaks
My Favourite Tv Shows
Paul Verhoeven: The Best and Worst of
Favourite DVDs
Favorite Kids & Family Films
Favourite DVDs
Favorite Books
LIVROS - wanted
Olympics
Music in Military Movie Scenes - Superant
More lists from okkompt
Movies Watched in 2017
Movies Watched in 2020
Movies Watched in 2022
TV Shows
Gaming Diary 2018
Movies Watched in 2018
Movies Watched in 2021