Movies I Watched in 2013
Sort by:
Showing 1-50 of 180
Decade:
Rating:
List Type:
Add items to section
December 2013
Hunger (2008)
Bobby Sands diye bir adam var, film bu adamın hapishanede yaşadıklarını, gördüğü insanlık dışı muameleleri anlatıyor.
Aslında ancak bu kadar gereksiz bir özet yazabilirdim diye düşündüm kendi kendime çünkü film bundan çok çok daha öte. Şöyle bir durum var ki, herkesin beğeneceği tarzda bir film değil. Çok ağır ilerliyor ve yer yer neredeyse hiç bir diyalog yok. Ağır sahneler, yakın çekimler. Bunların yanında filmde hiç müzik kullanmayarak inanılmaz bir iş yapmışlar. Sahnelerin duygusunu, ruhunu çok daha iyi benimsemenize yardımcı oluyor. Zaten ağır ilerleyen filmin sahneleri de bir ağır çekim edasıyla ilerliyor.
Her ne kadar ağır ilerlese de film kısa geldi ne yazık ki. Bunca olay, bunca dram, bir adamın uğruna savaştığı şey için aç kalması ve canına kıyması, önder oluşu ve bu ruhu herkese yansıtması bu kadar kısa zamanda anlatılacak bir olay değildi. İnanılmaz şeyler oluyor, tek tek anlatmaya gerek yok, filme de bir şeyler kalsın değil mi?
Siyasal içerikli bir film uzun zamandır izlememiştim ama bu en iyilerinden biriydi sanırım. 2008 yılından beri her seferinde filmle göz göze gelip, ''ne kadar iyi olabilir ki?'' dediğim filmin beni bu şekilde ters köşeye yatırması çok acayip.
Son olarak Michael Fassbender'den de bahsetmek gerekecektir. Böyle bir performansın bile filmin önüne geçememesine sevindim kendince ama; C.Bale'in ''the machinist'' filmini artık izlemeyen kalmamıştır herhalde. O filmde ki inanılmaz kilo kaybını bilmeyende yoktur. Ama Fassbender farklı bir noktaya koymuş çitayı. Oyunculuğu sadece aşırı kilo vermesinden ibaret değil di tabiki, filmin sonlarına yakın bir yerde 16.5 dakika boyunca süren diyalog, sigara içişi ve mimikleri ile olayı farklı bir boyuta daha taşımış. Bu yıl izlediğim en iyi oyunculuk performanslarından biri olabilir.
Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum, bir buçuk saat böyle bir konuyu anlatmak için çok kısa ne yazık ki...
Aslında ancak bu kadar gereksiz bir özet yazabilirdim diye düşündüm kendi kendime çünkü film bundan çok çok daha öte. Şöyle bir durum var ki, herkesin beğeneceği tarzda bir film değil. Çok ağır ilerliyor ve yer yer neredeyse hiç bir diyalog yok. Ağır sahneler, yakın çekimler. Bunların yanında filmde hiç müzik kullanmayarak inanılmaz bir iş yapmışlar. Sahnelerin duygusunu, ruhunu çok daha iyi benimsemenize yardımcı oluyor. Zaten ağır ilerleyen filmin sahneleri de bir ağır çekim edasıyla ilerliyor.
Her ne kadar ağır ilerlese de film kısa geldi ne yazık ki. Bunca olay, bunca dram, bir adamın uğruna savaştığı şey için aç kalması ve canına kıyması, önder oluşu ve bu ruhu herkese yansıtması bu kadar kısa zamanda anlatılacak bir olay değildi. İnanılmaz şeyler oluyor, tek tek anlatmaya gerek yok, filme de bir şeyler kalsın değil mi?
Siyasal içerikli bir film uzun zamandır izlememiştim ama bu en iyilerinden biriydi sanırım. 2008 yılından beri her seferinde filmle göz göze gelip, ''ne kadar iyi olabilir ki?'' dediğim filmin beni bu şekilde ters köşeye yatırması çok acayip.
Son olarak Michael Fassbender'den de bahsetmek gerekecektir. Böyle bir performansın bile filmin önüne geçememesine sevindim kendince ama; C.Bale'in ''the machinist'' filmini artık izlemeyen kalmamıştır herhalde. O filmde ki inanılmaz kilo kaybını bilmeyende yoktur. Ama Fassbender farklı bir noktaya koymuş çitayı. Oyunculuğu sadece aşırı kilo vermesinden ibaret değil di tabiki, filmin sonlarına yakın bir yerde 16.5 dakika boyunca süren diyalog, sigara içişi ve mimikleri ile olayı farklı bir boyuta daha taşımış. Bu yıl izlediğim en iyi oyunculuk performanslarından biri olabilir.
Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum, bir buçuk saat böyle bir konuyu anlatmak için çok kısa ne yazık ki...
UnjustLucifer's rating:
Miller's Crossing (1990)
Coen kardeşlerin bir klasiği...
Gerçekten izlemesi çok zordu, konunun zor anlaşılması zaten ve nereye varacak acaba merakından kendinizi kemirmeniz anormal bir durum değil, ben her Coen filmi izlediğimde bu hisse kapılıyorum zaten ve her seferinde gereksiz bir heyecan yapmış oluyorum. Filme boş film ya da rezalet diyemem, ortaya konmaya çalışılan bir şeyler elbette ki var ama o kadar dolambaçlı yollardan anlatılmaya çalışılmış ki?
Şikayet etmeye gerek yok çünkü Coen Kardeşlerin her filmi için buraya sayfalarca yazı yazabilirim. Onların filmlerini izlemek istediğinizde ya da izlerken bunları göze almak gerek. Bu da fazlaca kişisel bir tercihe giriyor. Ben izlemeyi sevmiyorum ama başka birilerine bu tarz çok sempatik gelebilir.
Gerçekten izlemesi çok zordu, konunun zor anlaşılması zaten ve nereye varacak acaba merakından kendinizi kemirmeniz anormal bir durum değil, ben her Coen filmi izlediğimde bu hisse kapılıyorum zaten ve her seferinde gereksiz bir heyecan yapmış oluyorum. Filme boş film ya da rezalet diyemem, ortaya konmaya çalışılan bir şeyler elbette ki var ama o kadar dolambaçlı yollardan anlatılmaya çalışılmış ki?
Şikayet etmeye gerek yok çünkü Coen Kardeşlerin her filmi için buraya sayfalarca yazı yazabilirim. Onların filmlerini izlemek istediğinizde ya da izlerken bunları göze almak gerek. Bu da fazlaca kişisel bir tercihe giriyor. Ben izlemeyi sevmiyorum ama başka birilerine bu tarz çok sempatik gelebilir.
UnjustLucifer's rating:
Bir filmden daha ötesi belki de...
Yıllar boyu düşünmüşümdür, acaba insanlara kendilerini bu tarz durumlarda kaba tabirle ''öldürme'' şansı verilmesi gerekir mi diye? Son zamanlarda hastanelerde çok zaman geçiren biri olarak bu aralar daha fazla düşünmeye başladım. İleri derecede kanser hastaları ya da 80-90 yaşında artık hastaneden başka bir şey düşünecek hali kalmayan insanlara acaba gerçekten de bu hak verilmeli mi diye...
Filme gelince, kanser hastası olan karakterimize sırf onun tedavisi tamamlansın diye bir kardeş yapıyorlar ve 11 sene boyunca önü sömürüyorlar. ''Moral'' dediğimiz kavram açıdan ne kadar etiktir ya da değildir elbette o da başka tartışılacak bir nokta... Filmi genel olarak beğendim diyebilirim, çaresiz kalan annenin nasıl farklı bir ruh haline bürünebildiği, bu arada erkek kardeşin yaşadıkları, babanın yaşadıkları çok güzel bir şekilde anlatılmış ve tek tek değinilmeye çalışmışlar...
İzlerken her şekilde kendinizi düşünürken ve bir şeyleri sorgularken buluyorsunuz, belki de konunun orjinal olmasının dışında bir diğer beğendiğim noktada buydu... Abigail'in oyunculuğuna dikkat etmeniz gerektiğini ekleyerek, benden bu kadar...
İzlemenizi tavsiye ederim...
Yıllar boyu düşünmüşümdür, acaba insanlara kendilerini bu tarz durumlarda kaba tabirle ''öldürme'' şansı verilmesi gerekir mi diye? Son zamanlarda hastanelerde çok zaman geçiren biri olarak bu aralar daha fazla düşünmeye başladım. İleri derecede kanser hastaları ya da 80-90 yaşında artık hastaneden başka bir şey düşünecek hali kalmayan insanlara acaba gerçekten de bu hak verilmeli mi diye...
Filme gelince, kanser hastası olan karakterimize sırf onun tedavisi tamamlansın diye bir kardeş yapıyorlar ve 11 sene boyunca önü sömürüyorlar. ''Moral'' dediğimiz kavram açıdan ne kadar etiktir ya da değildir elbette o da başka tartışılacak bir nokta... Filmi genel olarak beğendim diyebilirim, çaresiz kalan annenin nasıl farklı bir ruh haline bürünebildiği, bu arada erkek kardeşin yaşadıkları, babanın yaşadıkları çok güzel bir şekilde anlatılmış ve tek tek değinilmeye çalışmışlar...
İzlerken her şekilde kendinizi düşünürken ve bir şeyleri sorgularken buluyorsunuz, belki de konunun orjinal olmasının dışında bir diğer beğendiğim noktada buydu... Abigail'in oyunculuğuna dikkat etmeniz gerektiğini ekleyerek, benden bu kadar...
İzlemenizi tavsiye ederim...
UnjustLucifer's rating:
Out of the Furnace (2013)
Bazı filmler vardır sadece oyuncu isimleri için izlenilir. Bu film de onun en iyi örneklerinden biri... Belki de daha önce izlediğimiz 500 örnek filmden hiç bir farkı yok. Birbirlerine bağlı iki kardeş, büyük olan ufak olanı korumak ister, sorgulanan aile bağları ve tahmin edilebilir bir son.
Filmden daha çok konuşulması gereken C.Bale. Kendisine inanılmaz bir hayranlığım yok ama izlemekten büyük zevk alırım, oynadığı filmlerde klasik bir kalite vardır ve bunun altına asla düşmez. Casey Affleck ,Dafoe, Whitaker, Woody gibi isimlerle kadrosu zenginleştirilmiş, sadece oyuncuları izlediğinizde bile büyük zevk alacağınız bir filmden daha öteye geçememiş.
Buraya, inanılmaz sıradan konu, ilerlemeyen film, sıkıcı film, basit film gibi şeyler yazmaya gerek yok, film zaten kısır konusu itibariyle çok bir şey vaad etmiyor.
Oyunculardan zevk almaya bakın...
Filmden daha çok konuşulması gereken C.Bale. Kendisine inanılmaz bir hayranlığım yok ama izlemekten büyük zevk alırım, oynadığı filmlerde klasik bir kalite vardır ve bunun altına asla düşmez. Casey Affleck ,Dafoe, Whitaker, Woody gibi isimlerle kadrosu zenginleştirilmiş, sadece oyuncuları izlediğinizde bile büyük zevk alacağınız bir filmden daha öteye geçememiş.
Buraya, inanılmaz sıradan konu, ilerlemeyen film, sıkıcı film, basit film gibi şeyler yazmaya gerek yok, film zaten kısır konusu itibariyle çok bir şey vaad etmiyor.
Oyunculardan zevk almaya bakın...
UnjustLucifer's rating:
The Weight of Water (2001)
Bazen filmleri çok abartıyor olabilirim, ama en azından hak ettiğini düşündüklerimi abartarak da kendimi mutlu etme hakkım olmalı.
2 ayrı senaryo var, ortak noktalarının çok olduğunu söyleyemem ama en büyük özelliği aynı yerde geçmesi.
Hikayeleri izlemek, anlamak size kalsın, anlatmaya çok gerek yok fakat filmin geçmiş ve şimdiki zaman arasında kurduğu bağ için söylenecek tek şey muazzam!
Neye göre?
Anlatımlarına göre, çünkü olayların mutlaka bir noktada kesişmesi ya da aynısının eskisi olmak zorunda değil, farklı hikayeleri de aynı mekanda birleştirebilmek de güzeldir. Elbette eski olanı, yeni olana tercih ederim; daha mantığa yatkın ve dolu olmasından dolayı...
2000'li yıllara göre baya baya hak ettiği değeri göremeyen filmlerden biri olarak en üstlere yazabilirim.
2 ayrı senaryo var, ortak noktalarının çok olduğunu söyleyemem ama en büyük özelliği aynı yerde geçmesi.
Hikayeleri izlemek, anlamak size kalsın, anlatmaya çok gerek yok fakat filmin geçmiş ve şimdiki zaman arasında kurduğu bağ için söylenecek tek şey muazzam!
Neye göre?
Anlatımlarına göre, çünkü olayların mutlaka bir noktada kesişmesi ya da aynısının eskisi olmak zorunda değil, farklı hikayeleri de aynı mekanda birleştirebilmek de güzeldir. Elbette eski olanı, yeni olana tercih ederim; daha mantığa yatkın ve dolu olmasından dolayı...
2000'li yıllara göre baya baya hak ettiği değeri göremeyen filmlerden biri olarak en üstlere yazabilirim.
UnjustLucifer's rating:
Çok uzak değil, 2009 yılının yılbaşı gününde oluşan gerçek bir olayın anlatımı... Şöyle oldu, böyle bitti diye üzerine yorum yapılacak ya da eleştiriye açık olan filmlerden birini bekliyorsanız, bu onlardan değildi.
Bir buçuk saatlik sürenin ilk yarısında durağan ilerlerken karakterlerimizin hayatlarını, yaşadığı zorlukları anlatan, ikinci bölümde direk konuya girip, asıl olayı anlatıp bitiren ağır dram yüklü olay...
İzlerken sıkılmanın nasıl mümkün olduğunu henüz çözemedim...
Bir buçuk saatlik sürenin ilk yarısında durağan ilerlerken karakterlerimizin hayatlarını, yaşadığı zorlukları anlatan, ikinci bölümde direk konuya girip, asıl olayı anlatıp bitiren ağır dram yüklü olay...
İzlerken sıkılmanın nasıl mümkün olduğunu henüz çözemedim...
UnjustLucifer's rating:
A Gang Story (2011)
'' Hep aynı şeylerin hayalini kurarız; iyi, sakin bir hayat ve mutlu bir aile''
Bir filmin ''sağlam'' denilebilecek kadar iyi olması için inanılmaz oyunculara, daha önce görmediğimiz bir senaryoya ya da daha önce tatmadığımız duygulara sahip olmasına gerek yok, bazen basit bir film o kadar güçlü ve kudretli gelir ki insana, o zaman tatmin olursun ve ''tamam'' dersin, izledikten sonra arkana yaslanıp rahatça bir sigara yakıp, geçen bir buçuk saati hatırlamak istersin...
Kimyasal kullanmış gibi bir tat bırakır bazen film sende, yukarıda saydığım olağanüstü ögelere de gerek kalmadan. Bu o bahsetmeye çalıştıklarımı en iyi şekilde örnekleyen filmdi. Elini, eteğini işten çekmiş, zamanında geldiği yere dişiyle tırnağıyla, çabalarıyla gelmiş bir mafya babasından bahsediyor film. En yakın arkadaşı, kardeşi, her şeyi için başını bir kere daha belaya sokacak mıdır, yoksa ailesini mi seçecektir sorusuna cevap arıyoruz film boyunca...
Geçmiş ve şu andaki zaman ile bağlantıyı daha mükemmel kuramazlardı. Son zamanlarda bunu başarabilen en sağlam film olduğunu söylersem abartmış olmam. Bazen zamanı, bazen mekanı bile üst üste getirmeyi başarmışlar. Anlatımı ise genel olarak sakin ilerliyor, ama sanki her an o sakinlik bozulacakmış hissiyatına bayıldım diyebilirim. Her an bir silah çekilecek, her an birileri sanki film dışında kalacakmış gibi.. Enfes...
Ders veriyor, öğütleri dinleyin, aman çok iyi dinleyin. Hayır, diyalogları sadece akışına bırakın, sonra tekrar düşünün. Yalınlığı, saflığı ve aslında kısa cümlelerin ne kadar büyük anlamlar içerdiğini anlayabilirsiniz...
Çok güzel filmler gördüm, sadece 2013 yılından bahsedersem ama bu film ilk 5'i kesinlikle hak ediyor. Mafya filmlerine karşı azıcık bile ilginizin olduğunu hissediyorsanız, bunu kaçırmayın!
Bir filmin ''sağlam'' denilebilecek kadar iyi olması için inanılmaz oyunculara, daha önce görmediğimiz bir senaryoya ya da daha önce tatmadığımız duygulara sahip olmasına gerek yok, bazen basit bir film o kadar güçlü ve kudretli gelir ki insana, o zaman tatmin olursun ve ''tamam'' dersin, izledikten sonra arkana yaslanıp rahatça bir sigara yakıp, geçen bir buçuk saati hatırlamak istersin...
Kimyasal kullanmış gibi bir tat bırakır bazen film sende, yukarıda saydığım olağanüstü ögelere de gerek kalmadan. Bu o bahsetmeye çalıştıklarımı en iyi şekilde örnekleyen filmdi. Elini, eteğini işten çekmiş, zamanında geldiği yere dişiyle tırnağıyla, çabalarıyla gelmiş bir mafya babasından bahsediyor film. En yakın arkadaşı, kardeşi, her şeyi için başını bir kere daha belaya sokacak mıdır, yoksa ailesini mi seçecektir sorusuna cevap arıyoruz film boyunca...
Geçmiş ve şu andaki zaman ile bağlantıyı daha mükemmel kuramazlardı. Son zamanlarda bunu başarabilen en sağlam film olduğunu söylersem abartmış olmam. Bazen zamanı, bazen mekanı bile üst üste getirmeyi başarmışlar. Anlatımı ise genel olarak sakin ilerliyor, ama sanki her an o sakinlik bozulacakmış hissiyatına bayıldım diyebilirim. Her an bir silah çekilecek, her an birileri sanki film dışında kalacakmış gibi.. Enfes...
Ders veriyor, öğütleri dinleyin, aman çok iyi dinleyin. Hayır, diyalogları sadece akışına bırakın, sonra tekrar düşünün. Yalınlığı, saflığı ve aslında kısa cümlelerin ne kadar büyük anlamlar içerdiğini anlayabilirsiniz...
Çok güzel filmler gördüm, sadece 2013 yılından bahsedersem ama bu film ilk 5'i kesinlikle hak ediyor. Mafya filmlerine karşı azıcık bile ilginizin olduğunu hissediyorsanız, bunu kaçırmayın!
UnjustLucifer's rating:
Remember the Titans (2000)
Bazı özel konulan üzerine yapılan filmleri beğenmeyebilirsiniz, özellikle spor ve bizim ülkemizde sık sık görmediğimiz konularsa... Mesela Amerikan futbolu ve Beysbol. Bu tarzı beğenmek ve benimsemek zordur kabul ediyorum, ve ben de bu iki oyuna gram meraklı değilim... Daha fenası bu konu da yapılan sporları yıllardan beri takip etmem ve en ufak bir bilgi sahibi bile değilim, ama filmi beğendim....
Bir anda beğendim lafı çok çabuk yüzümüze çarpmış gibi olabilir ama filme bir şans vermeniz gerekiyor. Ben bira z gereklilik ve biraz da ''ek'' kontenjandan verdim diyebilirim bu şansı, ama beni yanılmadı...
Oyuncu psikolojisinden, siyah-beyaz ayrımına kadar; ki bizim asla bilemediğimiz ve asla da yaşamadan bilemeyeceğimiz yıllarda gerçek bir hikayeden alıntılanmış bu film gerçekten izlediğim en güzel spor konulu filmlerden biriydi. Kabul ediyorum biraz abarttım ama abartının nedeni Siyah-beyaz olayına fazla girmeleri...
Her zaman söylerim ve söylemeye de devam edeceğim, siyah-beyaz konusu bizim asla yakalayamadığımız ama yakalamamızın gerekli olduğu bir konudur diye...
Özetle, spor konusuna meraklı biriyseniz, yaptığınız spor nedir, ne değildir diye gözetmeden bu filmi izlemeniz gerekiyor...
İyi seyirler...
Bir anda beğendim lafı çok çabuk yüzümüze çarpmış gibi olabilir ama filme bir şans vermeniz gerekiyor. Ben bira z gereklilik ve biraz da ''ek'' kontenjandan verdim diyebilirim bu şansı, ama beni yanılmadı...
Oyuncu psikolojisinden, siyah-beyaz ayrımına kadar; ki bizim asla bilemediğimiz ve asla da yaşamadan bilemeyeceğimiz yıllarda gerçek bir hikayeden alıntılanmış bu film gerçekten izlediğim en güzel spor konulu filmlerden biriydi. Kabul ediyorum biraz abarttım ama abartının nedeni Siyah-beyaz olayına fazla girmeleri...
Her zaman söylerim ve söylemeye de devam edeceğim, siyah-beyaz konusu bizim asla yakalayamadığımız ama yakalamamızın gerekli olduğu bir konudur diye...
Özetle, spor konusuna meraklı biriyseniz, yaptığınız spor nedir, ne değildir diye gözetmeden bu filmi izlemeniz gerekiyor...
İyi seyirler...
UnjustLucifer's rating:
Düşündüm, taşındım ama daha konusu olmayan boş bir film nası yaparım diye, kendi kendime cevap veremedim. Üzerinde çok düşünmeye cidden gerek yok, izlememek en güzel seçim olurmuş ama ben izledim ne yazık ki...
Nası anlatsam, evet bir anne, çocuğuna kavuşmak için bir sürü zorlu yoldan geçiyor ama geçtiği yollar o kadar saçma ve gereksiz ki... Bu filmi yarım saat içinde anlatıp, kısa film festivallerine soksan bir kaç ödül bile alabilirdi belki ama bu haliyle ne yazık ki izlenmeyi bile hak etmiyor..
Nası anlatsam, evet bir anne, çocuğuna kavuşmak için bir sürü zorlu yoldan geçiyor ama geçtiği yollar o kadar saçma ve gereksiz ki... Bu filmi yarım saat içinde anlatıp, kısa film festivallerine soksan bir kaç ödül bile alabilirdi belki ama bu haliyle ne yazık ki izlenmeyi bile hak etmiyor..
UnjustLucifer's rating:
Otur uğraş bittikten sonra...
Ortalıkta ''sanat-gerilimi'' diye bir film tarzından konuşuluyor ve özellikle de Fransız sinemasında. Çok örneğini görmedim ama bu kesinlikle onlardan biriydi. Yeni bir tarz üretmede ve götümüzden uydurma da bizden daha iyisi yoktur sanırım ya da kim uydurabiliyorsa... Daha biz ''sanat filmi'' nedir kavramını tam olarak anlayamamış insanlar olarak sanat-gerilimi bize fazla. Cidden siz de inanmıyorsunuz değil mi böyle basit ve gereksiz sınıflandırmalara?
Filme gelecek olursa, hani bazı bulmacalar vardır, size tam olarak soruyu oradan sorar, buradan sorar ama siz asla gerçek cevabı bulamazsınız, aslında o kadar yakındır ama bir anda gelmez ya hani... Film aynı o bulmacalardan biriydi. Başlangıçtan sonra olayları izledikçe bir şeylerin ucundan tuttuğunuzu sanıyorsunuz ama nereden tutsanız elinizde kalıyor. Film bittikten sonra da o elinizde kalanları bir güzel çöpe atıyorsunuz. Yolunda gitmeyen bir şeyler var, kesin. Ya benim zekam bu filmi anlamaya yetmedi ki umarım öyledir, yetmemiştir ve anlamamışımdır ya da filmi yapanlar gerçekten bizimle dalga geçiyordu ilk fark edenlerden biri de benim...
Nasıl bir film? Bence rezalet ve hatta ötesi. Başı sonu belli olmayan ama boş boş da kendini izlettirmeye çalışan zavallılardan. Haydi diyelim güzel, aynı zamanda sıkıcı ve o meşhur, herkesin bahsettiği ''mystery'' ögesini de bende canlandırmadı ne yazık ki. Karışıklık yaratmaya çalışılıp içinde kaybolmuş yönetmenimiz...
Fazla uzatmaya gerek yok, yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi. Ya biri benimle dalga geçti ya da benim kafam basmadı.
Anlatabilecek olan varsa, cidden fikirlerimi değiştirmeye razıyım...
Ortalıkta ''sanat-gerilimi'' diye bir film tarzından konuşuluyor ve özellikle de Fransız sinemasında. Çok örneğini görmedim ama bu kesinlikle onlardan biriydi. Yeni bir tarz üretmede ve götümüzden uydurma da bizden daha iyisi yoktur sanırım ya da kim uydurabiliyorsa... Daha biz ''sanat filmi'' nedir kavramını tam olarak anlayamamış insanlar olarak sanat-gerilimi bize fazla. Cidden siz de inanmıyorsunuz değil mi böyle basit ve gereksiz sınıflandırmalara?
Filme gelecek olursa, hani bazı bulmacalar vardır, size tam olarak soruyu oradan sorar, buradan sorar ama siz asla gerçek cevabı bulamazsınız, aslında o kadar yakındır ama bir anda gelmez ya hani... Film aynı o bulmacalardan biriydi. Başlangıçtan sonra olayları izledikçe bir şeylerin ucundan tuttuğunuzu sanıyorsunuz ama nereden tutsanız elinizde kalıyor. Film bittikten sonra da o elinizde kalanları bir güzel çöpe atıyorsunuz. Yolunda gitmeyen bir şeyler var, kesin. Ya benim zekam bu filmi anlamaya yetmedi ki umarım öyledir, yetmemiştir ve anlamamışımdır ya da filmi yapanlar gerçekten bizimle dalga geçiyordu ilk fark edenlerden biri de benim...
Nasıl bir film? Bence rezalet ve hatta ötesi. Başı sonu belli olmayan ama boş boş da kendini izlettirmeye çalışan zavallılardan. Haydi diyelim güzel, aynı zamanda sıkıcı ve o meşhur, herkesin bahsettiği ''mystery'' ögesini de bende canlandırmadı ne yazık ki. Karışıklık yaratmaya çalışılıp içinde kaybolmuş yönetmenimiz...
Fazla uzatmaya gerek yok, yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi. Ya biri benimle dalga geçti ya da benim kafam basmadı.
Anlatabilecek olan varsa, cidden fikirlerimi değiştirmeye razıyım...
UnjustLucifer's rating:
Skytten (2013)
Anlaşalım, vasat bir filmi...
Tetikçi filmleri her zaman ilgimi çekmiştir nedeni ise kullandıkları silahları çok iyi bilmem ve aşırı meraklı olmamdan kaynaklanıyordur. Normalde ayırt etmeden tetikçi filmleri izlerim ve bunlar hakkında çoğu zaman bir şey düşünmem, yani sadece filmi izlemiş olmak bile bana büyük haz verir...
Fakat işin içine başka şeyler karıştı mı olay sevimsizleşiyor. Burada ana tema ne yazık ki politik oyunlardı ve tetikçi bunun kurbanı olmuş. Olay da zaten tetikçinin tek başına bir şeyleri kanıtlamak istemesiydi...
Genel olarak bakılınca, yok vazgeçtim ne genel olarak ne de özel olarak bakmaya gerek yok. İzlediğim en düşük profilli filmlerden biriydi, kısa, izlenir ama cidden hiçbir şey vaat etmiyor olduğunu önceden söylemek isterim.
Tetikçi filmleri her zaman ilgimi çekmiştir nedeni ise kullandıkları silahları çok iyi bilmem ve aşırı meraklı olmamdan kaynaklanıyordur. Normalde ayırt etmeden tetikçi filmleri izlerim ve bunlar hakkında çoğu zaman bir şey düşünmem, yani sadece filmi izlemiş olmak bile bana büyük haz verir...
Fakat işin içine başka şeyler karıştı mı olay sevimsizleşiyor. Burada ana tema ne yazık ki politik oyunlardı ve tetikçi bunun kurbanı olmuş. Olay da zaten tetikçinin tek başına bir şeyleri kanıtlamak istemesiydi...
Genel olarak bakılınca, yok vazgeçtim ne genel olarak ne de özel olarak bakmaya gerek yok. İzlediğim en düşük profilli filmlerden biriydi, kısa, izlenir ama cidden hiçbir şey vaat etmiyor olduğunu önceden söylemek isterim.
UnjustLucifer's rating:
90 minutter (2012)
Herşey gerçekten 90 dakikada olup bitti...
Birbirinden farklı 3 hikaye; karısıyla birlikte uyuşturucu bağımlısı bir adam, yıllarını birlikte geçiren bir çift ve karısıyla olaylı bir şekilde ayrılan babanın acı sonu...
Birbirinden bağımsız olarak anlatılan olaylardan bahseden film. Fikir olarak çok güzel düşünülmüş desem de bu kadar kısa süreye 3 hikaye sığdırmak çok zor. Hangi hikayede gerçek bir dram var, hangi hikaye gerçek bir zulüm ya da hangisinde acımasızlık var tam olarak erişilmesi gereken duygu seviyesini yansıtmıyor. Hikayeleri sırayla, sonra karışık, sonra bir ondan bir bundan izlemenin dezavantajları bunun kesin nedeni...
Tek açı ve hareketli kamera filmin havasını bir nebze değiştirmiş olmasına rağmen beklentilerimin çok altında kaldı ne yazık ki film... Normalde kesişen 2 hikayeyi anlatmak bile çok zorken, kesişmeyen üç hikayeyi izlemek bir noktadan sonra işkenceye dönüştü...
Filmi kesinlikle kötü demiyorum sadece mantıksızdı. Anlatılan olayların her birinden bir neden-sonuç-sebep çıkartmak mümkün elbette ama sadece kuru kuru izlemek ne yazık ki karın doyurmuyor.
Denemeye değerdi, denedim, vasat çıktı. Tam çıkarabildiğim sonuç budur...
Birbirinden farklı 3 hikaye; karısıyla birlikte uyuşturucu bağımlısı bir adam, yıllarını birlikte geçiren bir çift ve karısıyla olaylı bir şekilde ayrılan babanın acı sonu...
Birbirinden bağımsız olarak anlatılan olaylardan bahseden film. Fikir olarak çok güzel düşünülmüş desem de bu kadar kısa süreye 3 hikaye sığdırmak çok zor. Hangi hikayede gerçek bir dram var, hangi hikaye gerçek bir zulüm ya da hangisinde acımasızlık var tam olarak erişilmesi gereken duygu seviyesini yansıtmıyor. Hikayeleri sırayla, sonra karışık, sonra bir ondan bir bundan izlemenin dezavantajları bunun kesin nedeni...
Tek açı ve hareketli kamera filmin havasını bir nebze değiştirmiş olmasına rağmen beklentilerimin çok altında kaldı ne yazık ki film... Normalde kesişen 2 hikayeyi anlatmak bile çok zorken, kesişmeyen üç hikayeyi izlemek bir noktadan sonra işkenceye dönüştü...
Filmi kesinlikle kötü demiyorum sadece mantıksızdı. Anlatılan olayların her birinden bir neden-sonuç-sebep çıkartmak mümkün elbette ama sadece kuru kuru izlemek ne yazık ki karın doyurmuyor.
Denemeye değerdi, denedim, vasat çıktı. Tam çıkarabildiğim sonuç budur...
UnjustLucifer's rating:
''Çekilmiş en iyi savaş filmi''
Yukarıdaki cümleyi kullanana hangi tür kimyasal içiyorsun diye sorarlar, sormak da isterim kişisel olarak. ''Kült'' olmuş, herkes tarafından yıllardır konuşulan filmlerin bazılarını en sona saklamayı severim. Nitekim bu film için de aynı tarifeyi uygulamıştım, bugüne kadar. Ve o hatayı bugün yaptım. Normalde çok nadirdir bu tarz düşüncelerde yanıldığım...
1. ve 2. bölüm olarak bahsetmek istiyorum.
Manyak komutanın altında, eğitime giden askerlerden bahsedilmeye çalışılmış. İlk bölümdeki diyaloglar, komutanın oynadığı rol, askerlerin psikolojisini anlamak için tek kelimeyle 10 numaraydı diyebilirim. Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık 2 ay sonra ben de askere gideceğim ve inşallah bu kadar kötü sahnelerle karşılaşmam diyebilirim ancak.
Diğer bölüm yani rezalet olan bölüm ise savaşa ait. Askerlerin neden Vietnam'a savaşmaya gittiklerini, bir anlamı olmadığını, Amerikan Hükümetine eleştirel bir şekilde yaklaşmaya çalışmış değerli yönetmenimiz ama son derece gereksiz savaş sahneleri kullanarak. Tamam kabul ediyorum, çekimler o yıla göre gayet güzel, verilmek istenilen mesajlar da gayet net bir şekilde verilmiş ama konu olmamış.
Eğlenceli, düşündürücü ve zevkli bir ilk yarından sonra bir anda 180 derece dönen filmin ikinci yarısı zevk vermekten daha çok beni bayılttı. Ön yargım olduğunu düşünebilirsiniz, ama olmadığını belirtmek isterim...
Bu eskiler ne buluyor bu filmde? 1988 doğumlu biri olarak ben ne yazık ki fazla bir şey bulamadım ama daha eskiler, muhtemelen o yılları yaşayanlar, tanık olanlar bu filmi elbette çok seveceklerdir, saygı göstermekten başka yapacak bir şey yok...
İyi Seyirler...
Yukarıdaki cümleyi kullanana hangi tür kimyasal içiyorsun diye sorarlar, sormak da isterim kişisel olarak. ''Kült'' olmuş, herkes tarafından yıllardır konuşulan filmlerin bazılarını en sona saklamayı severim. Nitekim bu film için de aynı tarifeyi uygulamıştım, bugüne kadar. Ve o hatayı bugün yaptım. Normalde çok nadirdir bu tarz düşüncelerde yanıldığım...
1. ve 2. bölüm olarak bahsetmek istiyorum.
Manyak komutanın altında, eğitime giden askerlerden bahsedilmeye çalışılmış. İlk bölümdeki diyaloglar, komutanın oynadığı rol, askerlerin psikolojisini anlamak için tek kelimeyle 10 numaraydı diyebilirim. Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık 2 ay sonra ben de askere gideceğim ve inşallah bu kadar kötü sahnelerle karşılaşmam diyebilirim ancak.
Diğer bölüm yani rezalet olan bölüm ise savaşa ait. Askerlerin neden Vietnam'a savaşmaya gittiklerini, bir anlamı olmadığını, Amerikan Hükümetine eleştirel bir şekilde yaklaşmaya çalışmış değerli yönetmenimiz ama son derece gereksiz savaş sahneleri kullanarak. Tamam kabul ediyorum, çekimler o yıla göre gayet güzel, verilmek istenilen mesajlar da gayet net bir şekilde verilmiş ama konu olmamış.
Eğlenceli, düşündürücü ve zevkli bir ilk yarından sonra bir anda 180 derece dönen filmin ikinci yarısı zevk vermekten daha çok beni bayılttı. Ön yargım olduğunu düşünebilirsiniz, ama olmadığını belirtmek isterim...
Bu eskiler ne buluyor bu filmde? 1988 doğumlu biri olarak ben ne yazık ki fazla bir şey bulamadım ama daha eskiler, muhtemelen o yılları yaşayanlar, tanık olanlar bu filmi elbette çok seveceklerdir, saygı göstermekten başka yapacak bir şey yok...
İyi Seyirler...
UnjustLucifer's rating:
Bazen işin sadece eğlence kısmında olmanız gerekir...
Fuck!
Son zamanlarda izlediğim ve en çok güldüğüm filmdi diyebilirim. Bu son zamanlarda lafı da artık ne kadar klişeleşti onu da bir ara halletmek gerekiyor. Filme dönecek olursak, eskiden mafyayla alakası olan bir aile babası sürekli kaçmakta ve şehir değiştirmektedir. Her gittikleri yerde olaylar olaylar. Son seferlerinde mafyanın adamları onu öldürmeye çok yaklaşır...
Film; hikaye içinde hikayeyi barındırması ve sürekli bir tebessümle izletmesi sayesinde çok eğlenceli olmuş. Biraz önce kurduğum cümleyi ben bile anlamasam da; olayın mafya ile bağlantılı olan kısmının yanında, ailenin ufak Fransız kasabası hayatına uyum sağlama çabaları da konunun kendisi kadar eğlenceli...
R.D.Niro dünya kadar çöp filmde oynamaya başladığından beri izlediğim en iyi performanslarından biriydi diyebilirim. Gerek aile babası rolünü, gerek de mafya rolünü çok güzel benimsemiş.
Genel olarak filmi beğendim, izlemeye başladığınız zaman bir çırpıda bitecek olanlardan. Her filmi de dünyanın en iyi filmi olmak zorundaymış gibi yargılamak yerine, bazılarından keyif almaya bakmak gerek. İşte bu onlardan biri...
Fuck!
Son zamanlarda izlediğim ve en çok güldüğüm filmdi diyebilirim. Bu son zamanlarda lafı da artık ne kadar klişeleşti onu da bir ara halletmek gerekiyor. Filme dönecek olursak, eskiden mafyayla alakası olan bir aile babası sürekli kaçmakta ve şehir değiştirmektedir. Her gittikleri yerde olaylar olaylar. Son seferlerinde mafyanın adamları onu öldürmeye çok yaklaşır...
Film; hikaye içinde hikayeyi barındırması ve sürekli bir tebessümle izletmesi sayesinde çok eğlenceli olmuş. Biraz önce kurduğum cümleyi ben bile anlamasam da; olayın mafya ile bağlantılı olan kısmının yanında, ailenin ufak Fransız kasabası hayatına uyum sağlama çabaları da konunun kendisi kadar eğlenceli...
R.D.Niro dünya kadar çöp filmde oynamaya başladığından beri izlediğim en iyi performanslarından biriydi diyebilirim. Gerek aile babası rolünü, gerek de mafya rolünü çok güzel benimsemiş.
Genel olarak filmi beğendim, izlemeye başladığınız zaman bir çırpıda bitecek olanlardan. Her filmi de dünyanın en iyi filmi olmak zorundaymış gibi yargılamak yerine, bazılarından keyif almaya bakmak gerek. İşte bu onlardan biri...
UnjustLucifer's rating:
Kaliteli film demek isterdim, haydi öyle de diyeyim.
Başlangıçtan sonuna kadar konuyu tam olarak nereye bağlayacaklar, şu anda ne oldu, bundan önce ne oldu diye sormaktan yoruldum. Evet, ana bir tema üzerinden ilerliyor film ama her şey tamamen havada ve biraz fazla sürreal bir durum var.
Babası öldükten sonra kızını bulmayla başlayan tasadüfler serisi biraz fazla tesadüf. Film türünde komedi yazıyor ama ya benim gülmeye niyetim yoktu ya da gerçekten ortada bir komedi bulamadım. Mafya-kız-baba ilişkisi o kadar yüzeysel ki hangi ara olaylar oldu film ne zaman bitti anlaşılmadı...
Filmleri ön yargıyla izlemeyin, ben de bu şekilde yapmaya çalışıyorum ama direk ve net olarak söylemek gerekirse filmi beğenmedim. Shia ve Mikkelsen iki çok sevdiğim oyuncu ve filmde de yeteri kadar sivrilmeyi başarmışlar. Ama ne yazık ki filmi kurtarmayı başaramamışlar...
Boş zamanda aktivite olarak izlenilecek cinsten...
Başlangıçtan sonuna kadar konuyu tam olarak nereye bağlayacaklar, şu anda ne oldu, bundan önce ne oldu diye sormaktan yoruldum. Evet, ana bir tema üzerinden ilerliyor film ama her şey tamamen havada ve biraz fazla sürreal bir durum var.
Babası öldükten sonra kızını bulmayla başlayan tasadüfler serisi biraz fazla tesadüf. Film türünde komedi yazıyor ama ya benim gülmeye niyetim yoktu ya da gerçekten ortada bir komedi bulamadım. Mafya-kız-baba ilişkisi o kadar yüzeysel ki hangi ara olaylar oldu film ne zaman bitti anlaşılmadı...
Filmleri ön yargıyla izlemeyin, ben de bu şekilde yapmaya çalışıyorum ama direk ve net olarak söylemek gerekirse filmi beğenmedim. Shia ve Mikkelsen iki çok sevdiğim oyuncu ve filmde de yeteri kadar sivrilmeyi başarmışlar. Ama ne yazık ki filmi kurtarmayı başaramamışlar...
Boş zamanda aktivite olarak izlenilecek cinsten...
UnjustLucifer's rating:
Captain Phillips (2013)
İşte 2013’ün kalite kokan filmlerinden bir tane daha…
Phil, her zamanki rutinleriyle birlikte yoluna koyulur ve Somali açıklarında korsanların hedefi olur. Bu dakikadan sonra yapılması gereken tek şey hayatta kalmak…
Yavaş başlayan film, ilk 10-15 dakikadan sonra dozu hiç düşmeyecek kusursuz bir aksiyon filmine dönüşüveriyor. Gerçek olaydan esinlenilmiş olması sizi konuya ve filme daha kolay adapte ediyor. Aksiyon sahneleri, hareketli kamera kullanımıyla daha da heyecanlı hale getirilmiş ve inanılmaz seyir zevki oluşmuş.
Ayrıntılara çok takılmaya gerek yok çünkü bu tarz olayları anlatan filmleri ince ince düşünürsek bir çok mantıksız yer ve hata elbette buluruz ama niyetimiz tam olarak zevk almak değil mi? Bazı kısımların gereksiz yere fazla uzatıldığını söylemek bunlardan biri değildir tabiî ki. Filikada yapılan çekimler ise ayrı bir kesime hitap ediyor diye düşünüyorum. Dar alanda uzun süre zaman geçirmek zorunda kalıyorsunuz.
Üzerine konuşulacak çok fazla bir şey yok demek isterdim ama; uzun zamandır çer çöp, para kazanması gereken hangi film varsa koşan Tom Hanks, bu sefer tam anlamıyla bir şölen vermiş, gözlerimizin pası silindi resmen. Filmin başından sonuna kadar tek kişilik bir şov havasında oynamış. Somalili çocukların da yeteri kadar dikkat çektiğini belirtmek isterim.
Yaşanmış gerçek hikayeleri seviyor ve aksiyon filmi izlemek istiyorsanız, kesinlikle ilk tavsiyem olacaktır.
Phil, her zamanki rutinleriyle birlikte yoluna koyulur ve Somali açıklarında korsanların hedefi olur. Bu dakikadan sonra yapılması gereken tek şey hayatta kalmak…
Yavaş başlayan film, ilk 10-15 dakikadan sonra dozu hiç düşmeyecek kusursuz bir aksiyon filmine dönüşüveriyor. Gerçek olaydan esinlenilmiş olması sizi konuya ve filme daha kolay adapte ediyor. Aksiyon sahneleri, hareketli kamera kullanımıyla daha da heyecanlı hale getirilmiş ve inanılmaz seyir zevki oluşmuş.
Ayrıntılara çok takılmaya gerek yok çünkü bu tarz olayları anlatan filmleri ince ince düşünürsek bir çok mantıksız yer ve hata elbette buluruz ama niyetimiz tam olarak zevk almak değil mi? Bazı kısımların gereksiz yere fazla uzatıldığını söylemek bunlardan biri değildir tabiî ki. Filikada yapılan çekimler ise ayrı bir kesime hitap ediyor diye düşünüyorum. Dar alanda uzun süre zaman geçirmek zorunda kalıyorsunuz.
Üzerine konuşulacak çok fazla bir şey yok demek isterdim ama; uzun zamandır çer çöp, para kazanması gereken hangi film varsa koşan Tom Hanks, bu sefer tam anlamıyla bir şölen vermiş, gözlerimizin pası silindi resmen. Filmin başından sonuna kadar tek kişilik bir şov havasında oynamış. Somalili çocukların da yeteri kadar dikkat çektiğini belirtmek isterim.
Yaşanmış gerçek hikayeleri seviyor ve aksiyon filmi izlemek istiyorsanız, kesinlikle ilk tavsiyem olacaktır.
UnjustLucifer's rating:
The Best Offer (2013)
Müzayedede sanat eserleri satışlarını yapan bir adam; çok yakın bir arkadaşını müzayedeye sokarak, beğendiği eserlerini koleksiyonuna ustalıkla eklemektedir. Babasından miras kalan genç kızımız, evindeki paha biçilemez eserleri bir müzayede ile satmak istemektedir ve bu işin en iyisi olduğunu düşündüğü Oldman’ı devreye sokmak ister…
1.Bölüm;
Yeterince merak uyandıran, karışık gibi gözüken ama aslında bir o kadar sade bir senaryo ile karşımıza çıkıyor film. Oldman’ın kendisine ait, yıllarca emek vererek! Yaptığı o muhteşem koleksiyon gerçekten inanılmazdı. G.Rush’un kendinden emin tavırları, insanları alçak olarak görmesi, hijyene olan düşkünlüğü, ince ayrıntılar, güzel sözler, özlü sözler, ilişkileri değerlendirme biçimi gerçekten takdir edilesi duruyor. Filmde oluşturulmaya çalışılan gizemli hava, beni filme daha da konsantre etti ve çok büyük merak uyandırdı. Normal olarak bundan sonra daha neler olabilir acaba diye filmden beklentilerimi yükselttim.
2.Bölüm;
E ne oldu abi? Hani mükemmel bir gizem vardı ortada, hani kızımızın toplum içine çıkma korkusu vardı, hani biz süper zeki bir senaryo bekliyorduk. Beni tam ortadan ikiye ayıracak bir son bekliyorduk? En son bu kadar büyük hayal kırıklığı yaşadığım film hangisi hatırlıyorum ama şu anda o kadar üşeniyorum ki yazmaya. Film hayattan soğuttu, bahis kuponunda son maçtan yatmış gibi hissediyorum dersem, duygularımı en iyi şekilde ifade etmiş olurum.
Bu kadar net ve birbirine bağlı olayları sağlam dayanaklarla anlatan bir filmin bu kadar kötü olmasını demek istemiyorum çünkü değildi, bu kadar tahmin edilebilir olmasıydı beni yıkan. Elbette bir yere bağlayamayabilir ya da filmin sonunda seyirciye istediğini veremeyebilirsin ama en azından bu kadar basit ve kolay tahmin edilebilir olmasaydı.
İkinci yarı başladıktan 15-20 dakika sonra film bitti, geriye kalan 40-45 dakikayı tam olarak ‘’gazozuna’’ izlemek zorunda kaldım.
Büyük bir hayal kırıklığı, tavsiye etmiyorum izlemenizi…
1.Bölüm;
Yeterince merak uyandıran, karışık gibi gözüken ama aslında bir o kadar sade bir senaryo ile karşımıza çıkıyor film. Oldman’ın kendisine ait, yıllarca emek vererek! Yaptığı o muhteşem koleksiyon gerçekten inanılmazdı. G.Rush’un kendinden emin tavırları, insanları alçak olarak görmesi, hijyene olan düşkünlüğü, ince ayrıntılar, güzel sözler, özlü sözler, ilişkileri değerlendirme biçimi gerçekten takdir edilesi duruyor. Filmde oluşturulmaya çalışılan gizemli hava, beni filme daha da konsantre etti ve çok büyük merak uyandırdı. Normal olarak bundan sonra daha neler olabilir acaba diye filmden beklentilerimi yükselttim.
2.Bölüm;
E ne oldu abi? Hani mükemmel bir gizem vardı ortada, hani kızımızın toplum içine çıkma korkusu vardı, hani biz süper zeki bir senaryo bekliyorduk. Beni tam ortadan ikiye ayıracak bir son bekliyorduk? En son bu kadar büyük hayal kırıklığı yaşadığım film hangisi hatırlıyorum ama şu anda o kadar üşeniyorum ki yazmaya. Film hayattan soğuttu, bahis kuponunda son maçtan yatmış gibi hissediyorum dersem, duygularımı en iyi şekilde ifade etmiş olurum.
Bu kadar net ve birbirine bağlı olayları sağlam dayanaklarla anlatan bir filmin bu kadar kötü olmasını demek istemiyorum çünkü değildi, bu kadar tahmin edilebilir olmasıydı beni yıkan. Elbette bir yere bağlayamayabilir ya da filmin sonunda seyirciye istediğini veremeyebilirsin ama en azından bu kadar basit ve kolay tahmin edilebilir olmasaydı.
İkinci yarı başladıktan 15-20 dakika sonra film bitti, geriye kalan 40-45 dakikayı tam olarak ‘’gazozuna’’ izlemek zorunda kaldım.
Büyük bir hayal kırıklığı, tavsiye etmiyorum izlemenizi…
UnjustLucifer's rating:
The Counselor (2013)
Bazen gerçekten çok merak ediyorum; her yönetmen kariyerinin bir noktasında mutlaka sinema tarihinin en gereksiz ve bilinmez filmlerini yapan Coen kardeşlere özeniyor. Ridley Scott, benim gözümde orta-üst seviyede filmler yapan ve aksiyon bakımında doyurucu olan bir yönetmendir ama bazen demek ki herkes yoldan çıkabiliyor...
Film inanılmaz sahnelerle başladı. Zaten o anda kimin sinema seyircisi kimin porno izlemeye geldiğini anladım diye sevinmiştim kendi kendime. Ama ondan sonra film neden sürekli başlangıçta kaldı. Penelope'nin sahnesini duymayan, bilmeyen kalmamıştır muhtemelen, rahatça söyleyebilirim... Mesela danışmanımızın sex hayatını bu kadar ortaya dökmesinde ki amaç tam olarak neydi, çözebilen oldu mu?
Gelişti, gelişti, gelişti diye diye film bir anda bitti. Gerçekten ne anlatmaya çalıştığını tam olarak anlayamadığım ender filmlerden biridir. Memento filmini de ilk izlediğimde anlayamamıştım, bu ne biçim film demiştim ama onun nedeni karışık olmasaydı. Bu sefer neden bambaşka: hiçbir şey anlatmaması.
İnanılmaz oyuncu kadrosu ki çoğu için ''inanılmaz'' lafı şu filmde boy gösterdiği için bile sorgulanabilir duruma geldi. Bardem tanınmayacak kadar yapmacık, Diaz beklenmedik derecede sahte rollere bürünmüş. Cruz'u zaten göremediğimizden dolayı çok büyük sıkıntı oluşturmadı.
Tek kelimeyle filmi açıklamak istersem: Rezalet...
Film inanılmaz sahnelerle başladı. Zaten o anda kimin sinema seyircisi kimin porno izlemeye geldiğini anladım diye sevinmiştim kendi kendime. Ama ondan sonra film neden sürekli başlangıçta kaldı. Penelope'nin sahnesini duymayan, bilmeyen kalmamıştır muhtemelen, rahatça söyleyebilirim... Mesela danışmanımızın sex hayatını bu kadar ortaya dökmesinde ki amaç tam olarak neydi, çözebilen oldu mu?
Gelişti, gelişti, gelişti diye diye film bir anda bitti. Gerçekten ne anlatmaya çalıştığını tam olarak anlayamadığım ender filmlerden biridir. Memento filmini de ilk izlediğimde anlayamamıştım, bu ne biçim film demiştim ama onun nedeni karışık olmasaydı. Bu sefer neden bambaşka: hiçbir şey anlatmaması.
İnanılmaz oyuncu kadrosu ki çoğu için ''inanılmaz'' lafı şu filmde boy gösterdiği için bile sorgulanabilir duruma geldi. Bardem tanınmayacak kadar yapmacık, Diaz beklenmedik derecede sahte rollere bürünmüş. Cruz'u zaten göremediğimizden dolayı çok büyük sıkıntı oluşturmadı.
Tek kelimeyle filmi açıklamak istersem: Rezalet...
UnjustLucifer's rating:
Add items to section
November
The Broken Circle Breakdown (2012)
Ağlattı…
Elise ve Didier farklı hayatlar yaşamalarına rağmen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Didier romantik bir ateist, Elise ise gerçek bir dindardır. Ne zaman ki kızları ciddi bir hastalığa yakalanır, o zaman hayatı ve aşklarını sorgulamaya başlarlar.
Aslında film, yukarıda yazdığım kadar basit değil, olamazdı da. 7 yıllık bir süreci bundan daha güzel anlatamazlardı. Normalde anlatılan zaman ne kadar uzarsa, o kadar konu dağılmaya müsayit olur, o kadar fazla ayrıntıyı gözden kaçırıp, hangi sahne eklenmeli ya da neden bahsetmeli diye çok ciddi sorunlar oluşabilirdi. Film şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek kavramlarını o kadar kusursuz bir şekilde birleştirmeyi başarmış ki en ufak bir ‘’neden’’ ya da ‘’ne zaman’’ sorusunu soramıyorsunuz.
Anlatılan olay biraz fazla ‘’Türk filmi’’ kıvamında gelebilir, hatta öyle de ama basit bir düşünce oyunu yapıp, Türk olduğumuzu unutarak değerlendirmeye çalışırsak işin içinden rahatça çıkabiliriz.
Country müziği tarzını dinlemeyi çok seven biri olarak, filmin müziklerine bayıldım diyebilirim. Ancak bu kadar sakin, bu kadar vurucu olabilirdi. Yaşanan hikayenin yoğunluğundan biraz olsun kaçmak, unutmak için çok güzel denk getirildiğini söyleyebilirim. Başlarda konuya o kadar çabuk ve net girmişler ki, filmi burada bitirdikten sonra daha neler yaratabilirler ne koyabilirler diye büyük korkular içine girdiğimi hatırlıyorum ama ilerledikçe konu daha da genişliyor ve her şeyi daha fazla sorgulatmaya başlıyor.
‘’Biliyordum… Aslında hep biliyordum… Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu, uzun süremeyeceğini.. Hayatın böyle olmadığını, cömert davranmadığını… Birini sevmemelisin, birine bağlanmamalısın. Hayat seni kıskanır, elinden her şeyini alır ve yüzüne güler. Sana ihanet eder’’
Elise ve Didier farklı hayatlar yaşamalarına rağmen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Didier romantik bir ateist, Elise ise gerçek bir dindardır. Ne zaman ki kızları ciddi bir hastalığa yakalanır, o zaman hayatı ve aşklarını sorgulamaya başlarlar.
Aslında film, yukarıda yazdığım kadar basit değil, olamazdı da. 7 yıllık bir süreci bundan daha güzel anlatamazlardı. Normalde anlatılan zaman ne kadar uzarsa, o kadar konu dağılmaya müsayit olur, o kadar fazla ayrıntıyı gözden kaçırıp, hangi sahne eklenmeli ya da neden bahsetmeli diye çok ciddi sorunlar oluşabilirdi. Film şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek kavramlarını o kadar kusursuz bir şekilde birleştirmeyi başarmış ki en ufak bir ‘’neden’’ ya da ‘’ne zaman’’ sorusunu soramıyorsunuz.
Anlatılan olay biraz fazla ‘’Türk filmi’’ kıvamında gelebilir, hatta öyle de ama basit bir düşünce oyunu yapıp, Türk olduğumuzu unutarak değerlendirmeye çalışırsak işin içinden rahatça çıkabiliriz.
Country müziği tarzını dinlemeyi çok seven biri olarak, filmin müziklerine bayıldım diyebilirim. Ancak bu kadar sakin, bu kadar vurucu olabilirdi. Yaşanan hikayenin yoğunluğundan biraz olsun kaçmak, unutmak için çok güzel denk getirildiğini söyleyebilirim. Başlarda konuya o kadar çabuk ve net girmişler ki, filmi burada bitirdikten sonra daha neler yaratabilirler ne koyabilirler diye büyük korkular içine girdiğimi hatırlıyorum ama ilerledikçe konu daha da genişliyor ve her şeyi daha fazla sorgulatmaya başlıyor.
‘’Biliyordum… Aslında hep biliyordum… Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu, uzun süremeyeceğini.. Hayatın böyle olmadığını, cömert davranmadığını… Birini sevmemelisin, birine bağlanmamalısın. Hayat seni kıskanır, elinden her şeyini alır ve yüzüne güler. Sana ihanet eder’’
UnjustLucifer's rating:
Yaşanmış gerçek bir olay demek isterdim ama bir olaydan daha fazlası. Fransa da, icra memuru olan karakterimizi ve karısını 13 çocuğa cinsel tacizde bulundu diye içeriye alıyorlar. Ellerinde bir sürü kanıt.. Hangisi doğru, hangisi değil?
İzlemesi ve idrak etmesi bir o kadar zor bir filmdi. Başlangıçtan sonra önünüze bir sürü delil sunuluyor, bu adamın onları yapmış olmayacağına inanmak istiyorsunuz ama bir tarafta ''şüphe'' olgusunu hayata geçiriyor ve yapmış olabileceğini de düşünüyorsunuz. Film amacına ulaşıyor.
Fransız adalet sistemi tarihinin en rezalet olayı olarak geçiyor her kaynakta. Bir çırpıda izleniyor ve filmin sonu! BAM...
Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum...
İzlemesi ve idrak etmesi bir o kadar zor bir filmdi. Başlangıçtan sonra önünüze bir sürü delil sunuluyor, bu adamın onları yapmış olmayacağına inanmak istiyorsunuz ama bir tarafta ''şüphe'' olgusunu hayata geçiriyor ve yapmış olabileceğini de düşünüyorsunuz. Film amacına ulaşıyor.
Fransız adalet sistemi tarihinin en rezalet olayı olarak geçiyor her kaynakta. Bir çırpıda izleniyor ve filmin sonu! BAM...
Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum...
UnjustLucifer's rating:
Frozen River (2008)
Babalarının terk ettiği çocuklara bakmak için her şeyi göze alabilecek bir annenin dramı...
Çok büyük beklentiler içine girmeden izlemeniz gerektiğini en başta söylemem gerekiyor. Kendi içinde gayet orjinal bir senaryo ya sahip film, biraz fazla soğuk. Her yerin karlarla kaplı olduğu bir ortamda çekilmesiyle alakası yok elbette olayın. Amatörce kullanılan kamera ve çekimler filme değişik bir hava katmış olabilir ama içinde bulundukları dram yüklü durumu çok daha iyi anlatabileceklerini düşünüyorum.
Melissa Leo'ya özel bir parantez açmak gerekiyor. Oynadığı karakteri çok iyi ekrana yansıtmış ve Oscar Adaylığıyla bu rolü taçlandırmış.
İzlemenizi tavsiye ederim.
Çok büyük beklentiler içine girmeden izlemeniz gerektiğini en başta söylemem gerekiyor. Kendi içinde gayet orjinal bir senaryo ya sahip film, biraz fazla soğuk. Her yerin karlarla kaplı olduğu bir ortamda çekilmesiyle alakası yok elbette olayın. Amatörce kullanılan kamera ve çekimler filme değişik bir hava katmış olabilir ama içinde bulundukları dram yüklü durumu çok daha iyi anlatabileceklerini düşünüyorum.
Melissa Leo'ya özel bir parantez açmak gerekiyor. Oynadığı karakteri çok iyi ekrana yansıtmış ve Oscar Adaylığıyla bu rolü taçlandırmış.
İzlemenizi tavsiye ederim.
UnjustLucifer's rating:
Flammen & Citronen (2008)
Mads Mikkelsen izlemenin bendeki keyfi her geçen gün biraz daha artıyor. Ama bu sefer tek başına değildi. Thure Lindhardt da filme çok büyük katkılarda bulunmuş ve yeteri kadar ön plana çıkmayı başarmış diyebilirim.
nazi işgali altındaki danimarka'da direnişi ve ihaneti anlatan bir film. Bolca öldürme, savaş dönemini yansıtma konusunda çok iyi iş çıkartmışlar. Gerçek yaşanan bir olay olduğundan dolayı işi çok abartmadan, sadece gerçekleri anlattıklarından dolayı film yeteri kadar akıcı ve sıkmadı hemen hiç bir yerinde...
Sonu da aynen filme yakışır şekilde oldu. İzlediğim sağlam dönem filmlerinden biriydi.
nazi işgali altındaki danimarka'da direnişi ve ihaneti anlatan bir film. Bolca öldürme, savaş dönemini yansıtma konusunda çok iyi iş çıkartmışlar. Gerçek yaşanan bir olay olduğundan dolayı işi çok abartmadan, sadece gerçekleri anlattıklarından dolayı film yeteri kadar akıcı ve sıkmadı hemen hiç bir yerinde...
Sonu da aynen filme yakışır şekilde oldu. İzlediğim sağlam dönem filmlerinden biriydi.
UnjustLucifer's rating:
Su ve Ates (2013)
Özcan Deniz tam olarak neye ya da hangi yeteneğine güvenerek film yapmaya devam ediyor bilmiyorum. Tamam film yapmak isteyebilirsin ama en azından oynamasa film daha çekilebilir olabilirdi...
Neresinden başlasam? Türk Halkı olarak duygusallık, dram gördük mü hemen ağlayan ve acımaya başlayan bir toplumuz ve Türk Sineması'da bu konudan ekmek yemeye devam ediyor ve daha da çok devam eder... Filmin sonunda ne oldu? ''abi ağladım'', ''çok duygusallaştım'' diye filmin basitliğini ve vasatlığını unutuyoruz.
Konusundan başlamak gerekirse, her gün etrafımızda onlarca farklı versiyonunu görebileceğimiz kadar sade ve sıradandı. Diyalogları oturduğum yerden ben yazsam muhtemelen bir kaç duygusal sahnede gülmek yerine en azından o anı yaşatabilirdim size. Yeşilçam sinemasında kullanılan diyaloglar kadar komik ve vasıfsız. Yakın çekim yapıp, dikkat uyandırmaya çalışma çabasını da tam olarak çözemedim...
Filmin sonu tatmin eden tek yeriydi belki ama izlediğim süre boyunca o kadar uyuşmuş durumda ''sona'' geldim ki, artık oraya bir şey kalmadı bende...
Bu kadar giydirdikten sonra bana sorarsınız, filme niye gittin diye? Boş kaldığım o saat içinde girilebilecek tek filmdi ne yazık ki... Kendimden nefret ediyorum...
Neresinden başlasam? Türk Halkı olarak duygusallık, dram gördük mü hemen ağlayan ve acımaya başlayan bir toplumuz ve Türk Sineması'da bu konudan ekmek yemeye devam ediyor ve daha da çok devam eder... Filmin sonunda ne oldu? ''abi ağladım'', ''çok duygusallaştım'' diye filmin basitliğini ve vasatlığını unutuyoruz.
Konusundan başlamak gerekirse, her gün etrafımızda onlarca farklı versiyonunu görebileceğimiz kadar sade ve sıradandı. Diyalogları oturduğum yerden ben yazsam muhtemelen bir kaç duygusal sahnede gülmek yerine en azından o anı yaşatabilirdim size. Yeşilçam sinemasında kullanılan diyaloglar kadar komik ve vasıfsız. Yakın çekim yapıp, dikkat uyandırmaya çalışma çabasını da tam olarak çözemedim...
Filmin sonu tatmin eden tek yeriydi belki ama izlediğim süre boyunca o kadar uyuşmuş durumda ''sona'' geldim ki, artık oraya bir şey kalmadı bende...
Bu kadar giydirdikten sonra bana sorarsınız, filme niye gittin diye? Boş kaldığım o saat içinde girilebilecek tek filmdi ne yazık ki... Kendimden nefret ediyorum...
UnjustLucifer's rating:
Ofis işlerinden sıkılan Carla, yanına stajyer almak ister. İş bulma merkezinden gönderilen Paul'ün geçmişi yeterince karışıktır ve peşini bir türlü bırakmaz...
Devamını anlatmaya gerek yok, filmi bir çırpıda buracıkta bitirmiş olurum. İçinde aşk, dram ve soygun geçen Fransız yapımı filmler gerçekten çok başka oluyor. Fransızca belki dayanılamayacak kadar kötü ve kaba bir dil olabilir ama bazı filmleri de bir o kadar izlenesi...
İlk yarısı ve son yarısı arasında dağlar kadar fark olan bu filmde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Başlarda biraz sabırlı olmanız gerekiyor. Olay daha çok drama çekse bile kendini izletmeyi başardığını söyleyebilirim.
Filmin sonu daha kaliteli olabilirdi ama bunu da senaryonun sağlamlığıyla bir yere kadar görmezden gelebilirsiniz. Vincent Cassel ve Emmanuelle Devos izlemek büyük keyifti...
Devamını anlatmaya gerek yok, filmi bir çırpıda buracıkta bitirmiş olurum. İçinde aşk, dram ve soygun geçen Fransız yapımı filmler gerçekten çok başka oluyor. Fransızca belki dayanılamayacak kadar kötü ve kaba bir dil olabilir ama bazı filmleri de bir o kadar izlenesi...
İlk yarısı ve son yarısı arasında dağlar kadar fark olan bu filmde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Başlarda biraz sabırlı olmanız gerekiyor. Olay daha çok drama çekse bile kendini izletmeyi başardığını söyleyebilirim.
Filmin sonu daha kaliteli olabilirdi ama bunu da senaryonun sağlamlığıyla bir yere kadar görmezden gelebilirsiniz. Vincent Cassel ve Emmanuelle Devos izlemek büyük keyifti...
UnjustLucifer's rating:
Ben X (2007)
2007 yapımı olan bu filmi, yıllardır arşivimde bulunduruyorum ve her ay mutlaka 1 kere yüzüne bakıyorum. Ama bu zamana kadar izlemediğime pişman olacağımı nereden bilebilirdim ki? Olay basit, o zamanlarda da konusundan bolca bahsedilmişti, psikolojik sorunları olan çocuğun üstüne bir de okul arkadaşları hiç hoş olmayan sürprizler ve şakalar yapınca olay iyice kopmuştur. Herkesin çok iyi bir derse ihtiyacı vardır.
Okullarda şiddet filmlerinin çıkış noktası olarak Ben X'i örnek gösterebiliriz. Bu filmin çok izlenmesi ve tutması sayesinde daha bir çok örneği yapıldı. Bizim uzak olduğumuz, aslında bir o kadar da yakın olduğumuz bu durum tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. 2007 yapımı filmi 2013 yılında izlemenin de elbette dezavantajları var, mesela araya giren diğer filmlerin çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
Elbette bu tarz filmlerin asıl amacı, gerçekte olmuş olan olayları izleyicilere aktarmak ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak. Aynı zamanda toplumsal mesaj vermenin biraz daha ilerisine giderek, ailelere ileride oluşabilecek sorunlar hakkında bilgi vermek diyebilirim. O yüzden filmde eleştirilecek çok da bir durum yok açıkçası.
Türünün ilk/sağlam örneklerinden biri olan Ben X'i mutlaka izlemelisiniz. Bu tarzı merak ediyorsanız, diğer izlenebilecek filmler olarak da;
''Boy A'' ve ''We Need to Talk About Kevin'' filmlerini kesinlikle öneriyorum...
Okullarda şiddet filmlerinin çıkış noktası olarak Ben X'i örnek gösterebiliriz. Bu filmin çok izlenmesi ve tutması sayesinde daha bir çok örneği yapıldı. Bizim uzak olduğumuz, aslında bir o kadar da yakın olduğumuz bu durum tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. 2007 yapımı filmi 2013 yılında izlemenin de elbette dezavantajları var, mesela araya giren diğer filmlerin çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
Elbette bu tarz filmlerin asıl amacı, gerçekte olmuş olan olayları izleyicilere aktarmak ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak. Aynı zamanda toplumsal mesaj vermenin biraz daha ilerisine giderek, ailelere ileride oluşabilecek sorunlar hakkında bilgi vermek diyebilirim. O yüzden filmde eleştirilecek çok da bir durum yok açıkçası.
Türünün ilk/sağlam örneklerinden biri olan Ben X'i mutlaka izlemelisiniz. Bu tarzı merak ediyorsanız, diğer izlenebilecek filmler olarak da;
''Boy A'' ve ''We Need to Talk About Kevin'' filmlerini kesinlikle öneriyorum...
UnjustLucifer's rating:
In The House (2012)
16 yaşında, lise öğrencisi karakterimiz, sınıf arkadaşlarından birine matematik çalıştırmaktadır. Bu samimiyetten faydalanarak evine girmeye ve hatta onlarda kalmaya başlamıştır. Kompozisyonlarında bu olayı gayet masum bir şekilde, öğretmeninin verdiği ödevlerde yazmaktadır. Bir noktadan sonra öğretmeni, çocuğu aşırı yetenekli bulur ve bu konunun üzerine düşmeye karar verir. Bir zaman sonra yazılan kompozisyonların aslında o kadar da masum olmadığının farkına varır.
Her zaman her yerde görülemeyecek tarzda bir filmden bahsetmek istiyorum. Birleşik senaryolar, paralel senaryoları çok izledik ama bu onlardan biraz farklı. Film başladıktan hemen sonra konuya rahatça dahil olabiliyor ve olayı anlıyoruz. Elbette bu şekilde ilerlemeyeceği ve biraz farklı bir şeyler olması gerektiğini de düşünmüyor değiliz. Fazla sıradanlık, sıkıcılığı da yanında getirir.
Ortalarından sonra film biraz tiyatro havasına bürünüyor ve beni de tam olarak bu sahnelerde etkiledi. Yapısal olarak çok karmaşık olmamasına rağmen hangi hikayenin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğunu yakalamanız gerekiyor. Elbette bu o kadar basit olmamasına karşın yakalayacağınız birkaç diyalogla film kendini ele veriyor.
Çok basitmiş ve çok güzelmiş gibi anlattım ama filmin sonu zaten olayı bitiriyor. Her türden izleyiciye hitap etmeyen bir film olduğu kesin. Daha net sonuçlar seven izleyiciyi sıkacağı gibi, filmlerde açıklık ve daha fazla düşünme/yorulmayı seven kesimin çok büyük keyif alacağı bir yapıt olduğunu söyleyebilirim.
Senaryo olarak bir yere kadar ama konu olarak bu yıl izlediğim en özgün filmlerden biriydi kesinlikle.
Fransız sinemasının gizemini ve ağırlığını sevenlerdenseniz, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Her zaman her yerde görülemeyecek tarzda bir filmden bahsetmek istiyorum. Birleşik senaryolar, paralel senaryoları çok izledik ama bu onlardan biraz farklı. Film başladıktan hemen sonra konuya rahatça dahil olabiliyor ve olayı anlıyoruz. Elbette bu şekilde ilerlemeyeceği ve biraz farklı bir şeyler olması gerektiğini de düşünmüyor değiliz. Fazla sıradanlık, sıkıcılığı da yanında getirir.
Ortalarından sonra film biraz tiyatro havasına bürünüyor ve beni de tam olarak bu sahnelerde etkiledi. Yapısal olarak çok karmaşık olmamasına rağmen hangi hikayenin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğunu yakalamanız gerekiyor. Elbette bu o kadar basit olmamasına karşın yakalayacağınız birkaç diyalogla film kendini ele veriyor.
Çok basitmiş ve çok güzelmiş gibi anlattım ama filmin sonu zaten olayı bitiriyor. Her türden izleyiciye hitap etmeyen bir film olduğu kesin. Daha net sonuçlar seven izleyiciyi sıkacağı gibi, filmlerde açıklık ve daha fazla düşünme/yorulmayı seven kesimin çok büyük keyif alacağı bir yapıt olduğunu söyleyebilirim.
Senaryo olarak bir yere kadar ama konu olarak bu yıl izlediğim en özgün filmlerden biriydi kesinlikle.
Fransız sinemasının gizemini ve ağırlığını sevenlerdenseniz, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
UnjustLucifer's rating:
Load more items (130 more in this list)