Movies I Watched in 2020

İNSANLIK ONURU KORUMAYA DAİR BİR MÜCADELE Toddy Haynes’in yönetmenliğinde çekilen ve ülkemizde “Karanlık Sular” adıyla vizyona giren bu film oldukça mesaj içeren bir hikâyenin beyaz perdede anlatılmasını içermektedir.

Kimya devi DuPont markasının kullanmış olduğu kimyasal malzemelerin doğaya verdiği zarara karşı mücadele eden bir avukatın öyküsü… Kimi zaman tedirgin edici, tekinsiz; kimi zaman ise ayakta alkışlanacak derecede övücü bir hikâye…

Güzel filmdi.

başrolünde los lunes al sol'un kaşlı aylağı luis tosar'ın olduğu , netflix yapımları arasında öne çıkan ve ismi türkçe'ye göze göz olarak çevrilmiş film. senaryosu özgün olmakla birlikte filmin sonu da klişeden uzaktır. lafını çok uzatmayan 107 dakikalık film.

başlangıçta, son derece sade giden film, ortalarından sonra gerçekliğine kavuşuyor ve tam orada heycan başlıyor.

Ayrıca o nasıl doğum sahnesidir öyle?

Ağır ilerleyen ve az diyalog içeren filmleri sevenler keyif alacaktır, ben pek sevemedim.

Filmin en güzel yanı, Mads Mikkelsen ve performansını izlemek çok çok büyük bir keyif.

Anlatılacak ya da söylenecek çok bir şey yok. Gişe filmlerine devam.

Birbirini sevmeye devam eden, arkadaşca yollarını ayırmak isteyen iki insanın hayatın içinden, herkesin izlerken kendinden bir parça bulabileceği türden, uzun ama hiç sıkmadan kendini izleten türden bir drama. Beğeni ile ve biraz sikilarak izledim.

Bir dönemin en çok sevdiğim serilerinden biri olan film, ne yazık ki zaman geçtikçe daha fazla çocuk filmine geri dönüyor ve Arnold'u filmlerde oynatmak için verdikleri çabalar çok itici olmaya başlıyor.

Konu da aynı şekilde alakasız şekilde genişlemek zorunda kalıyor ve daha sonra içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Umarım daha fazla yapmaya devam etmeyeceklerdir.

Gerçekten 2.5 saat süresine rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım.Özellikle Matt Damon ve Christian Bale'in oyunculuklarıyla film daha da güzeldi.Ayrıca o dönemin rekabeti başarılı bir şekilde yansıtılmış.

Açıkçası film boyunca heyecan ve ilgi sürekli temposu düşmeden devam etti. Kısaca zevkle keyifle izlenecek bir yapım olmuş

Savaş zamanı para kazanmanın birçok yolu olabilir. Özellikle de namuslu bir adamın tercih etmeyeceği yollar. Bu biyografide, II. Dünya Savaşı’nda saklanan Yahudileri tehdit eden ve yüzlercesinin ölümünden sorumlu olan Hollandalı suçlu Andries Riphagen’in yaşamı anlatılıyor.

Nefis bir filmdi diyebilirim rahatlikla, yaptiklarinin ne kadar etik olduğunu tartışmaya girmeden önce, savaşta yaşanan neyin temiz olduğunu dusunmemiz gerekir.

Kesinlikle izlenmesi gereken bir biyografi

Nazi kamplarıyla ilgili yapılmış sayısız filmden birisidir. fakat benim için ilk 5'e girmeyi başardı.

Film sinematografi açısından çok başarılıydı. Farklı görsel tekniklerin kullanıldığı sahnelerle farklı duygular izleyiciye çok iyi aktarılmış. Oyuncuların performansı da gayet yerindeydi diyebilirim. 10 üzerinden 8 puanlık bir film diyebilirim.

Kesinlikle izlemeye değer, en iyilerden biri...

Fena bir film değildi beklentim daha iyi bir film izleyeceğim yönündeydi fakat buna rağmen yinede biraz sıkılarak izledim ne yazık ki.

En azından sonunda biraz aksiyon, biraz hareket vardı diyebilirim.

Konu bize biraz yabancı gelse bile gayet güzel işlenmiş bir yapım. Alt metin olarak sunulan insan davranışları, sistem eleştirileri, günahlar, sevaplar ayrı güzellikte .

Hiç bir şey olmasa bile büyük yönetmenin son filmi ve iki usta oyuncu için bile izlenebilir. Anthony Hopkins adeta yaşamış gibi oynamış ve Jonathan Pryce ağzım açık izledim oyununu.

Joe Hunt ve Dean Karny’nin gerçek hayat hikayeleri, gerçekte ne derece ilgi çekici bilmiyorum ama beyaz perde versiyonu bana beklediğimi sunmadı açıkçası. Kevin Spacey ve Ansel Elgort en son Baby Driver'da bir araya gelmişler ve ortaya sıkı bir yapım çıkmıştı, Taron Egerton falan da var sıkı bir film izleyeceğim dedim ama nafile.

Sürpriz yok, düz bir anlatım dili tercih edilmiş. Sıradan bir biyografik film...