Movies I Watched in 2019

Kullanılan efektler nefis, konu idare eder fakat film yerden sonra o kadar durağan oluyor. İzlediğime pişman olmadım Lakin W.Smith'in sıradan bir oyuncu olduğunu bir kere daha gördüm ve filmlerini izlemediğim için kendimle gurur duydum.

Son derece basit ve son derece sıradan ne yazık ki...

Gerçek hayatta yaşanmış olan Belçika da 1980 yıllarda yapılmış bir soygunun yıllar sonra faillerinin aydınlanmasını izlerken hiç sıkılmayacağınız çok güzel baştan sona heyecanlı,akıcı ve temposu yüksek kaliteli bir film.İzlediğime kesinlikle pişman olmadığım gibi tavsiye de ederim

Tür olarak evrilişini şaşkınlıkla izledim, Quentin Dupieux izleyiciyi yine acayip bir dünyanın içine dahil ediyor.

Absürt bir film, nesnelere yüklediğimiz anlamları sorgulatan bir kara komedi aynı zamanda. Jean Dujardin harikaydı, farklı bir şeyler izleme derdindeyseniz tavsiyemdir...

Film olarak değil, belgesel olarak değerlendirmek gerekiyor.

Konu ve anlatımlar acayip dokunaklı ve sonu da bir o kadar trajik. Çok çok beğendim, mutlaka izlenilmesi gereken bir hikaye

The Current War filmi, elektrik alanındaki teknolojilerin gelişimine büyük katkı sağlamış ve birçok icat ortaya çıkarmış Thomas Edison (Benedict Cumberbatch) ve George Westinghouse (Michael Shannon) arasındaki rekabete odaklanıyor.

Konuya hakim olmayan sinema seyircisi için, mesela benim gibi; biraz izlemesi zor gibi, konuyu yakalayıp aynı anda filme hakim olmak, uzun bir zaman dilimini bu kadar hızlı anlatan bir film için azcık zor oluyor fakat yapımın kaliteli olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Göz atılması tavsiye edilir.

Aslında beklentim iyi yöndeydi ama film sanki bir taksicinin sıradana hayatını belgesel gibi gösterilmiş.

Bir şeyler olacak diye bayağı sabrettim sonuna kadar gittim hiç bir şey olmadı kısacası temposu olmayan düz bir film.

Reisler filme renk getirmişler.

Anthony reise hayranlık derecesinde bakıyorum adam 80 yaşını geçti ve hala dimdik arkadaş helal olsun bu kolay bir şey değil. Gelelim filme film orta şeker bir yapım kendine salça olan adamın peşine düşen bir kadın ve ona yardım eden iki kişi üzerine kurulu bir film. Çok fazla olmasa bile idare edecek düzeyde gerilimi var filmin arkadaşlar.

Durağan kasaba temalı filmleri seviyorsanız, buyrun buradan...

Filmi pek beğenmedim. Başrolün babasının sahneleri hariç ki onlar da aşırı klişe sahnelerdi. Klişe sevilen sahnelerin tekrarıdır gerçi ama bu film var olanın üzerine ekleme yapmayı başaramamış ne yazık ki... Kurgusu basitti, oyunculuklar üst düzey sayılmazdı ancak göze batan bir yer göremedim.

Yapacak hiçbir şeyiniz yoksa izleyin derim, aksi takdirde zamanınıza yazık

Kaliteli animasyon filmlerinin, hikayeleri de güzel olduğu zaman izlemeye doyamıyorum ki normalde animasyon filmlerini çok sevmem.

İlk filmin yeri her zaman bir başka olacaktır ama bu da çok güzel, bu da nefisti. Mutlaka izlenilmesi gerekenler sınıfında

Eşi ile birlikte sahilde gezerken denizde boğulmakta olan birini kurtaran Tom, yetkilileri aradıktan sonra eşi Lauren ile evlerine dönerler. Tom Seymour çocuk psikoloğudur. Eşi ile kurtarmış oldukları çocuğun nasıl olduğunu merak eden tom hastaneye giderek çocuğu görmeye karar verir. Hastaneye gittiğinde onu iyi durumda olduğunu görecek ve eski bir hastası olduğunu anlayacaktır.

Tam olarak buradan sonra durumlar birazcık karışmaya başlar. Tabiki olaya her iki pencereden de bakmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu kanıtlarcasına ilerliyor film. İçinde ki ufak psikopatlık benim çok hoşuma gitti.

Kendini sonuna kadar ilgiyle izlettirmeyi başarıyor. Kesinlikle göz atılması gerekenlerden.

Happy Death Day 2 U, en az ilk film kadar iyi olmuş! şöyle ki yaşanan döngünün biraz daha ayrıntısına inmişler ve bu süreçte güzel seanslardan hiç kaçınılmamış.

Baş roldeki kız inanılmaz sempatik. açıkçası filmin en büyük artısı o olabilir, bunun dışında ilk filme göre absürtlük bir tık daha artırılmış fakat ben sevdim.

Ucuz, klişe konuları tekrar tekrar yaparak seyirciyi salak yerine koyuna filmlerden biri kesinlikle değil... Çok mantıklı olmamakla birlikte en azından biraz merakla birlikte sonuna kadar çok rahat bir şekilde izleyebilirsiniz.

Güzel bir seri olma yolunda adım adım ilerliyor. Hadi, 2. filme geçelim.

Yaşanmış gerçek bir hikayenin, kısımlarını anlatmaya çalışmış. Arkasında çok ilginç, dokunaklı, acıklı bir hikaye olmasına rağmen tam olarak hissettirebildiğini söyleyemiyorum ne yazık ki.

Sahnelerin birbirinden aşırı kopuk olması bütünlüğü bozmuş. Bir kadının savaş alanlarında bu kadar cesur habercilik yapması tek kelimeyle takdire şayan bir durum olsa da film hakkında ne yazık ki aynı şeyleri söyleyemiyorum.

Bir şans verilebilir her şeye rağmen.

Babam ve Oğlum ile benziyor/benzetiliyor olsa da mukayese edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Filmografisinde başka bir filme denk gelmediğim Berker Güven çok iyi iş çıkarmış, Çetin Tekindor üstada başarıyla eşlik etmiş. Ülkedeki toplumsal sorunlara değinilen, duygu yüklü, duygulara dokunurken yüzünüzde tebessüm bırakmayı es geçmeyen bir yapım...

Raid 1'in devamı niteliğinde.. ilk filmin çok daha üstünde bir film. Bol aksiyon, inanılmaz bol kan,ve tatmin edici dövüş sahneleri mevcut,

Senaryo size klişe ve sonunu tahmin ettirse de çoğu filmde görmediğiniz sahneleri vaad ediyor. Kesinlikle serinin 3.filmi geleceğini anlayacaksınız...

En azından, sıradan aksiyon filmlerinden biraz farklı bir kalite arayanlar için.

İlk iki filmin kaymağını yeme amacı güdülen, gereksiz bir devam filmi. Kısa süresine rağmen sıkan, standardın üzerine çıkamamış bir aksiyon.

Serinin diğer filmleri hatırına şans verilebilir. Ama ben ne yazık ki izlenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu film yokmuş gibi varsayabiliriz.

Ailesi gozunun onunde oldurulen karakterimiz daha sonra, tek tek intikam almaya başlar.

Güzel ve degisik intikam filmlerinden biri daha. Aksiyon sahnelerinin biraz eksik.kalmasina ragmen cekimlerin kalitesi tatmin edici. Benim icin filmin onune gecen ise mekan ve muzikleriyle kesinlikle.

Boş zamanda izlenebilecek cinsten.

Son dönem orijinal Netflix yapımları içinde en dikkat çekici olanlardan biri demek abartı olmaz sanırım, bir bilim kurgu gerilimi olunca türevleriyle benzerlikler taşıması ve mantık hataları olması beni çok rahatsız etmedi açıkçası.

Birçok izleyenin aksine finali de o kadar kötü bulmadım, bir şansı hak eden filmlerden...

Genelde sonu şaşırtan filmleri hep sevmişimdir.Açıkçası uzun olmasına rağmen kendini bir şekilde izlettiriyor. Saplantılı bir kadının başkalarının hayatına nasıl müdahale ettiğini flashbackler ile değişik açılardan güzel anlatılmış.

Aslında sakin başlayıp finale doğru temposu yükseliyor.Bu arada Emily Blunt'ın oyunculuğu ise oldukça başarılıydı.Filmde anlatım hikaye gibi gözüksede değişik anlatım tarzı ile kendini sonuna kadar merakla izlettiriyor.

Izlenmeyi kesinlikle hak ediyor,

Begendim, ama burun farkiyla.

Mistik ve gizem dolu sakin ilerleyisi hosuma gitti fakat bir buyuk sorun vardi. Film asiri tahmin edilebilir. Zaten toplam 5 6 tane karakterin oldugu filmde, suphelinin kim oldugunu tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerek.

Keske biraz daga soru isareti koyulsa, keske biraz daha ters kose yapmaya calisilsaydi. Cok fazla sey istiyorum belki de.

Sonuc olarak kisisel.istekleri bir kenara birakabilirsem, begendim diyebilirim.

Degisik bir deneme ama kendi topuklarina sikarak olayi ne yazik ki siradan bir hale getirmisler. Gecmise donus sahneleri sagliksiz ve filmdeki heyacani olduruyor.

Biraz farkli bir seyler olabilirmis ama ne yazik ki.

3cü sınıf, katili yakalama filmlerinden. Sadece zaman kaybı.

Garip konulu filmimiz, kendini harika bir boş zaman filmi olarak ilk 15 dakikada anlatiyor.

Uzerine konusulacak cok bir sey yok. Vasatin bile çok çok altında..

Neden bilmiyorum ama bir şekilde hikayeyi sevmediğimi söyleyebilirim.Kullanılan mekanlar,kostümler güzeldi.Oyunculara da hiçbir lafım yok.Yazarın hayatı benim ilgimi çekmedi.Mutlaka filmi beğenen olacaktır.Bence beklentiniz yüksek olmasın.

Konusu ünlü bir Rapçinin cinayetini araştıran ve Amerikan polis teşkilatındaki çirkinlikleri gün yüzüne çıkarmaya çalışan gerçek hayatta yaşamış olan bir dedektif rolünü bana göre Johnny Depp başarılı bir şekilde oynamış.

Evet başlarda filmin içine girmekte ve anlatımlardaki zamanlamaları anlamakta biraz zorlanıyorsunuz ama sabırla izlenirse duygusal bir finaliyle etkilenmemek mümkün değil.

Adından çok bahsedilmeyen fakat başarılı bir yapım diyebilirim.

Bilmediğim, bitmesini istemediğim başarılarla dolu bir ''isim'' hikayesi. Motor sporlarıyla alakalı olabilirsiniz ya da olmayabilirsiniz fark etmez, spor, biyografi filmlerinin de güzel tarafı bu değil mi?

Güzeldi, izlemesi son derece keyfiliydi.

Üzerine felsefe yapılacak, çok irdelenecek bir film değil. Her zaman ciddi, insanı mahveden-yok eden, düşündüren filmler izlemek zorunda değiliz.

Bir paket çekirdekle birlikte çok güzel gider.

Wow. Izledikten sonra sadece derin bir wow cekebildim. Kisaca bahsetmek istersem, toplum piramidinin en ust ve en alt katmanlarinda yasayan ailelerin, ayni ortama girdikleri zaman neler olabilecegine bir kac suprizle birlikte anlatmaya calisiyor.

Bastan itibaren son 15 dakikaya kadar muhtesem bir akicilik ile ilerlerken bir anda ortalik gereksiz bicimde karisti. Anlayabiliyorum, biraz farkli bir son istemisler fakat basindan beri bu kadar harika islenen senaryonun hak ettigi bu degildi sadece...

Herseye ragmen, farkli bir film ve hatta analiz izlemenin mutluluğu bana yetti. Evet, kesinlikle izlemelisini, en azindan bir sansi hak ediyor.

Eski Peter Parker yani Tobey Maguire üzerine örümcek adam filmlerinin yerini, değerini çok daha iyi anlıyoruz.

Ondan sonraki yapımlarda örümcek adam kalitesi iyice düştü çocukca oldu sanki, çocuk izleyicilerin çok daha fazla etkileneceği kesin.

Evet, tamam güzel yapım ama eski tadı yok :)

Bir film yapmaya çalışmışlar, hitap etmeye çalıştıkları kesim ne yazık ki çok ama çok sınırlı. Anlatılmaya çalıştıkları bir hikaye var, belki çok değerli belki de sadece '' biz anlatırız, anlayan anlar '' sularında dolaşıyor. Saygı göstermek gerekiyor.

Filmi muhtemelen ya çok seversiniz ya da güç bela bitirebilirsiniz.

Bana hitap etmediği kesin.

I'm a Killer : Film gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yapılmış bir yapıt. Etrafta dolanan bir seri katil ve onu yakalamaya çalışan polis teşkilatının öyküsü anlatılmak istenmiş tabi olaylar bu bağlamda farklı bir boyuta girince filmde türevlerinden oldukça farklı bir boyutta kendine yer almış.

Polislerin genel olarak tüm dünyada ne kadar pislik olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiş. Genç kardeşimiz baş koyduğu yolu sonuna kadar savundu. Sonlarına doğru acaba bir sürpriz olacak mı diye heyecanı korumaya devam etse de...

Mutlaka izlenecekler listesinde olmasa bile, bir göz atılması gereken filmlerden biri. Avrupa sineması, her zaman ki gibi ağır ilerlese de boş film yapmıyor.

Tartışmalı olarak Comic Book filmleri arasında yapılmış en iyi film, son 10 yılda yapılmış en iyi filmlerden biri de demek çok hatalı olmaz ama tartışılır yanları tabiki de yok değil.

Olumlu olarak bakmak her zaman güzeldir, çünkü ortada bir başyapıt var. Senaryosu, anlatmaya çalıştığı hikaye, akış inanılmaz. Film ilerledikçe sadece izlemek istiyorsunuz. İkinci yarısın ortalarına doğru bir anda filmin biteceğini hissediyorsunuz ve bir korkuya kapılıyorsunuz, keşke bitmese diye.

J.Phoneix'in Joker'i hakkında çok fazla bir şey söylemeye gerek yok. Daha önce 3 kere Oscar'a aday olan oyuncunun rolü için nasıl çılgınca hazırlandığını sağda solda okuduktan sonra beklentileri çok yüksek tutarak izlemeye gittim.

Sadece izlemek gerekiyor, büyük bir hayranlıkla, büyük bir saygıyla. H.Ledger'ın Joker karakteri çıtayı çok yükseklere koymuştu, hangisinin daha iyi olduğunu karşılaştırma yapmak, her ikisine de büyük haksızlık olur. Sadece Ledger'ın Batman filminde, Phoneix'in ise, tam bir karakter analizi filminde oynadığını bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

Son 10 yılın en iyi filmlerinden biri. Mutlaka izlemeniz tavsiye edilir.

Filmi çok geç izledim, iyi ki de geç izlemişim. Hayatımın bir süresini daha çöpe atmanın verdiği üzüntüyle bitirmeyi başardım.

Gayet rezalet ve saçma sapan bir konu,kurgu, anlatım. Tebrikler!

Konuyu anlatmak icin filme can cekistirmisler ve ortada kocaman bir hic ile birakmislar.

İlki kadar başarılı olmasada bu filmdede ters köşeler var.Fakat izlerken kesinlikle sıkılmıyorsunuz.

Baştan sona kadar yine aynı keyifle izleyebiliyorsunuz. Sanırım devamı geleceğini düşünüyorum kesinlikle izleyin ama önce birinciden başlayın...

Mesele süper, tutarlı kurgu beklemek değil. Mesele sadece filmin nefis derece akıcı olması ve sizi eğlendirmesi.

Sadece oyuncuları için izledim. Kate Beckinsale hala çok güzel. Pierce Brosnan yine karizma. Sadece Jeff Bridges yıllara meydan okuma işini pek becerememiş.

"Sadece oyuncuları için izlediğim film" olarak da aklımda kalacak. Ötesine maalesef geçemedi.

Sıradan, durağan, tekdüze, klişe laflarını ortak paydada toparlamayı başarmış olan film akıcı olarak ilerlemesine karşın, hemen her sahnede bir sonrakini tahmin edebiliyorsunuz.

Zaman geçirmek için rahatlıkla izlenebilecek cinsten.

Açıkçası filmin bu kadar güzel olduğunu beklemiyordum.Bence akıcılığı son ana kadar devam ettiği gibi ters köşede olduk.Gerçi son sahnelerdeki gereksiz klişeler olmasaydı daha iyi filmler arasına girebilirdi.

Ayrıca Brendan Fletcher performansıyla bizi sinir etmeyi çok iyi başardı.Eğer polisiye filmlerini seviyorsanız beklentiyi yüksek tutmadan şans verilebilir.Ben izlediğime pişman olmadığım gibi tavsiyede ederim...

Bir animasyon filminden, eglendirmesinden baska ne bekleyebilirsiniz.

Cok eglenceli, son derece akici... Mutlaka izlenecek animasyonlar kategorisinde en baslarda gosterebilirim.

Görsellikler,oyuncu kadrosu iyi ama akıcılığı düşük ve senaryosu sıradan klasik amerikan filmi. Bende bıraktığı en büyük iz, denizaltının yapabildiklerine merakımın biraz daha artması oldu sadece...

Kendini izlettirmeyi başardı...

Mute : Film farklı bir yapıt sayılır. Konuşamayan bir adamın sevgilisini araması konu edilmiş yapımda. Aslında filmde bayağı bir dizi havası var. Zira filmin sonuna kadar bir Alexander reis bir Paul Rudd reis sahneleri yaşanıyor.

Buda bildiğin dizi havası getirmiş diyebilirim film için arkadaşlar. Onun dışında elemanın sevgilisini ararken hep beraber acaba nerede sorusunu soruyoruz kendimize buda filmin en güzel yanı diyebilirim

At yarışları ile ilgilenmeyen bir kişi olarak izlememe rağmen çok güzel bir filmdi. Çünkü önemli olan filmde geçen duygular insan kalbine dokunabiliyorsa bence o tür filmler başarılıdır. O yüzden ben izlerken büyük keyif alarak izledim ve duygu geçişleri beni gerçekten çok etkiledi. Filmden beklentimi karşıladığı sürece de benim için at yarışı sahneleri kısaymış, konuları hızlı bir şekilde anlatılmış veya çekim açıları iyiymiş kötüymüş gibi durumlar önemli değil. Ama filmin dışında şöyle de önemli bir konu var at yarışlarından dolayı bir çok aile zor durumlar yaşamış bu da toplumumuzun o dönem ki hastalığıymış.

Ama film olarak baktığım zaman kesinlikle izlenmesi gereken bir yapit

Şu ana kadar yapılan Transformers filmleri arasında açık ara en aslına yakın film olmuş, genel ortamın 80'ler olması, seçilen müzikler filan bambaşka bir hava katmış adeta bu yönlerden büyülenerek izleniyor. Görsel efektler her zamanki gibi çok çok iyi, senaryo iyi kısacası film herşeyiyle kendine bağlıyor.

Bir anda basladi ve bitti, keyifliydi.

Bir annenin cocugu icin yapamayacagi sey yoktur tabiki buna katiliyorum ve dunyada ki en saf duygu fakat film ile alakali llarak soylenebilecek tek sey, bastan sonuna kadar tamamen anlamsiz ve sacma oldugu.

Zaman kaybi.

Filmden bir başyapıt beklemeyin yani girişi gelişmesi sonucu olan güzel klasik bir amerikan film endüstrisinin klasik Holywood filmi izletiyor kafa dağıtılır ama öyle bir baş yapıtta beklemeyin hatta filmden hiç bir şey beklemeyin.

Çok güzel zaman geçirme aktivitesi, yer yer eğlenceli sayılabilecek diyaloglardan daha fazlası yok.

2019 ABD yapımı suç-drama-gizem türünde bir Netflix filmi. FBI ve en son adli tıp teknolojisinin tüm gücü bile ülkenin en kötü şöhretli suçluları Bonnie and Clyde'ın yakalamak için yeterli olmamaktadır. Çiftin 13 cinayetin yanı sıra birkaç soygun ve hırsızlık yaptığı bilinmektedir. Teknolojinin altından kalkamadığı bu iş için, emekliye ayrılmış iki eski Teksas korucusundan (Frank Hamer ve Maney Gault) tarafından yardım istenir.

mükemmel bir film olmamasına rağmen kendini izletmeyi başarıyor. Biraz fazla amatör ruhla yapılmış hissi hoşuma gitti. TV da izlenecek kadar güzel.

Her şeyin aşırı olanına karşıyım fakat bu demek değildir ki bu türü desteklemiyorum.

yönetmenin aklını temsil eden şeyin metaforu, nam-ı diğer; "the house that lars built". film bir mea culpa değil, bir j'acusse! kendisini zorlamanın yeni yollarını bulma yolculuğundan asla vazgeçmeyen sinemanın kışkırtıcı provokatörü lars von trier seyirciye jack'in sefahatini önce yargılayan,rasyonelleştiren ve kademeli olarak hakim olan 360 derecelik bir ahlaki pusuladan gösteriyor. dünyayı ve insan doğasını anlatırken bunu sanat, şiddet, sadizm ve din gibi daha geniş odaklarla yaparak izleyicide duygusal olduğu kadar zihinsel ve entelektüel dalgalanmalara da neden olan bu filmi yönetmenin filmografisine aşinaysanız kaçırmayın.

bu kadar kaliteyi oyuncuların bir araya gelip de bu kadar kalitesiz ve basit bir hikayede yer alması oldukça kötü bir durum. belki de ölmeden haydin bir hatıra filmi yapalım çocuklarımız seyretsin demişlerdir :) bunun başka ne gibi bir açıklaması olabilir ki.

Boş zaman geçirmek için izlenebilir...