Movies I Watched in 2015

Farklıydı, çok çok farklı şeyler vaat etmemesine karşı sürekli yarattığı merak filmin başından sonuna kadar devam ettirmeyi başarıyor.

Hayatı yolunda giden bir ailenin yanlarına aniden yanaşan yabancı, onlara sadece kendini tanıtmakla kalmayacak aynı zamanda hayatlarında bir takım değişiklikleri de beraberinde getirecektir.

Aile, yaşam, dram... İçinde her şeyi bulabileceğiniz bir film arıyorsanız mutlaka buradan devam etmeniz gerekiyor.

Kesinlikle tavsiye ediyorum

Küçüklük kahramanım, oyunlarıyla büyüdüğüm karakteri sinemada hayranlıkla izlemeyi özlemiştim. İkinci filmiyle birlikte, daha aksiyonlu daha derli toplu bir film ile karşımıza çıkmışlar.

Hitman dışındaki karakterlerin biraz fazlaca güçlü olmaları ve Hitmanimizi basit durumlara düşürmeleri biraz can sıkıcı olabilir ama filmi ancak bu şekilde gerçek bir aksiyon filmine çevirmeleri mümkün olmuş diyebilirim.

Baştan sonra beğendim, ama sinemasal olarak değil, karakter filmi olarak izlemeniz gerekiyor.

İzlemesi çok çok zor film, bu kadar ünlü isme rağmen ortaya hiç bir şey çıkaramamış olmaları da trajikomik.

Güzeldi.

Filme biraz daha komple açıdan bakmak gerektiği bir gerçek. Sadece içinde erotik sahneler, bolca sevişme izleyelim diye düşünmemek gerekiyor. Bütün anlamda bakarsak kesinlikle iyi filmdi diyebilirim.

Avukat olan, seçkin bir hayata sahip olan adamın kadınlar alan düşkünlüğü başına baya bir dert açmaktadır. Fakat konuyu sadece bununla sınırlandırmamak filmi kesinlikle izlemek gerekiyor. Devletin her yerinde nasıl bir pislik olduğunu da gözler önüne seriyor.

Süper değildi, ama gerçekten iyi filmdi.
Tavsiye edilir.

Saf aksiyon filmi arayanları bu tarafa doğru alabilir miyim? Senenin en iyi aksiyon filmlerinden biriydi kesinlikle. Başından sonuna kadar bitmek tükenmek bilmeyen tempoyu izlemek çok büyük zevk verdi.

Devlet işlerinin biraz daha derinlerine inen film, sadece sonuyla büyük hayal kırıklığı yaratsa da genel olarak beğendim diyebilirim.

Konu orjinalliği mi? Kim takar?

Bir süredir baygın halde olan Sam (Matthijs van de Sande Bakhuyzen), kendine geldiğinde kalabalık bir metro istasyonunun ortasındadır. Oraya nasıl geldiğini, ne yapacağını, hatta kim olduğunu bile hatırlayamamaktadır.Sırtında bulunan çantanın hatırlayamamaktadır. Sırtında bulunan çantanın içindekilere bakarak bir ipucu arar ve hatırlamaya çalışır. Çok geçmeden ise hayatının ciddi bir tehlike altında olduğunu anlayacaktır.

Çok eğlenceli ya da değişik film diyemem, sadece zaman geçirmek adına izlenilebilir. Aksiyon filmi gibi gözükmesine rağmen yetersiz oluşu biraz sıkıcı yapmış bile diyebilirim.

Sonu da bir o kadar tatmin etmiyor.

Konusu itibariyle biraz ilgi çekici buldum. Kalitesini tabiki tartışırım ama içinde barındırdığı bir takım doğru ve güzel olgular vardı diyebilirim aynı zamanda...

Kısa süresine rağmen birden fazla olayı anlatmaya çalışması ve bunları belirli bir kurgu içinde başarması güzeldi.

Çok büyük şeyler vaad etmiyor ama boş zamanda göz atılabilir.

Kusursuz cinayet.

Bir askerin, anılarını çalarak yazdığı kitaplar meşhur olmasından sonra hikayelerin gerçek sahibi(sahibinin arkadaşı) ortaya çıkması olayları biraz karıştırırken bir yandan da sevdiği kızın ailesine kusursuz gözükmesi gerekmektedir ve bunun adına elinden ne geliyorsa yapacaktır.

Filmi genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim, karakterin içindeki naif insanın aynı zamanda inanılmaz bir piskopata dönüebiliyor olması hoşuma gitti. Yer yer birazcık klişelere kaçsa da genel olarak izlenebilir film olarak duruyor.

Tavsiye ederim

Yolculuk filmlerini izlemek zordur, biraz sabır gerektirir ve biraz da beklenti. Bu filmin yaşanmış gerçek bir hikaye olmasından ötürü özel yapan kısımları ile daha da izlenebilir seviyeye çekmiş.

Kişisel olarak beğendim.

Çok çok ucuz bir film olarak gözükmesine karşı acayip sürükleyici ve kendini izleyiciye bağlamayı başarıyor.

MI5'ın elinden kaçan bir suçlu vardır ve son derece tehlikelidir. Aralarında bir köstebek barındıran MI5, bunun kim olduğunu bulmaya çalışırken, bir yandan da büyük dertleri çözmeye uğraşacaktır.

Film aslında gayet basit ama git gel yönü ve zaman zaman zekice yapılmaya çalışılmış twist'leriyle gerçekten iyiydi diyebilirim.

Tüm bunları kontrol etmeye çalışırken aksiyonu da elden bırakmaması en büyük artısı.

Animasyon filmlerine uzun zaman ara verdikten sonra, sinema tarihinde animasyon filmleri çitasını çok çok yukarılara koyan bir filme denk geldiğimi düşünüyorum.

Baştan sona kadar, konusudan hikayesine, dramasından seslendirmesine, konusundan diyaloglarına kadar tek kelimeyle animasyon dalında bir şaheser. Mutlaka izlemeniz gerekiyor.

2. Dünya Savaşı sırasında, İtalya'da, dağda bulunan Brezilyalı bir grup asker, patlayan mayın nedeniyle paniğe kapılır ve ıssız bir bölgede kaybolurlar. Daha sonra bir takım zorluklara karşı gelerek 47. yoldan geçmek zorunda kalırlar.

Filmi ne yazık ki Türkçe Dublaj ile izlemek zorunda kaldım. Bu senenin ortalarına doğru mayın tarlasında kaybolan bir grup askerle alakalı bir film daha izlemiştim fakat bu yanına bile yaklaşamayacak kadar aksiyondan ve duygudan uzak kalmış ne yazık ki.

Kasvetli hava vermek isterken filmi gereksiz yere yavaşlatmışlar ve daha sonrasında da sıradanlığa ve sıkıcılığa götürmüş.

Deneyebilirsiniz.

Serinin en sağlam 1-2 filminden biri olduğu kesin. Cruise yaşlanmış olmasına karşın yeteneklerinden! hiç bir şey kaybetmemiş.

Diğerlerine göre biraz daha karışık, konu içinde konu işleme taktiği saf aksiyon yerine biraz da kurgu olarak bir şeyler sunabiliyor. Bu tarz klasikler hakkında fazla yorum yapmaya gerek yok. Aksiyon dolu 2 saat geçirmek istiyorsanız mutlaka izlemelisiniz.

Film sürükleyici olmasına karşın fazla sıradan sahneler içeriyor. Bilemedim, aksiyon sahneleri bile o film kadar akıcı gelmedi bana. Yılda örneklerinden muhtemelen 20-30 tane izlenebilecek tarzdan. Zaman geçirmek için izlenir.

2015 yılını geçtim, kariyerimde izlediğim ve hatta nereye koyacağıma henüz karar veremediğim inanılmaz filmlerden biriydi.

Yukarıdaki cümle çok karmaşık farkındayım ama film de bir o kadar karmaşık ve içinden çıkılamaz durumda. Olay içinde olay derken bir anda rüyaları yaşamaya devam ederken bir anda tekrar gerçek hikayeye dönerek akılları iyice karıştırarak ilerliyor.

Açık söyleyim net olarak anladığımı düşünmüyorum ama içinden belirli kısımları çekerek kendimce sonuçlandırdığımı düşünüyorum. Şöyle ki her şeyi de hazır olarak beklemeyin, süresi zaten 95 dakika ve bir solukta geçiyor. Nerede ne oldu, kimle, hangi olay, neresinde derken çok çabuk bitiyor diyebilirim.

Anlatırken bile kendimle çeliştiğim, izlerken zihninizi bolcana bulandıracak bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.

Bir satranç turnuvasında, turnuva başlamadan kağıt üzerinde favori gösterilen isim genelde bu şampiyonlukları hiç kaçırmayan Fransız Cal Fourrniera. Turnuva ilerlerken sürpriz bir olay ile karşılaşılır ve henüz daha 9 yaşında olan bir genç turnuvaya muhteşem bir başlangıç yaparak finale kadar gelir.

Film çok komplike değil, ama halihazırda var olan bir hikayeye biraz dram ve biraz da aşk katınca eğlenceli hale gelmiş diyebilirim. Satranç konulu daha önce bir kaç film daha izlediğimi hatırlıyorum bu da onlardan biri olarak muhtemelen hatırlanmayacak bile...

Boş zamanda denenebilir.

Akıl gel-gitleriyle  heycanlandırılmaya çalışılmış ama ne yazık ki kendilerinde biraz akıl gel-gitleri yaşamışlar...

Beğendim.

Bilincin başka bir bedene aktarılması asıl hikayemiz. Tabi bu kadarla kalmayacak biraz sorun da çıkması gerekiyor. Genel olarak filmi beğendim ama istediğim kadar sürükleyici değildi. Neler olabileceğini biraz daha tahmin edilemez bir durum yaratarak sunabilir ve daha sonra karakterler arasını biraz daha ..... diye filmi kendi istediğim şekle sokabilirim.

Bu tarz ilginç denemeleri her zaman sevmişimdir, mutlaka tavsiye ederim. Bir solukta izlenilecek cinsten...

Daha öncelerinde de Belçika adalet sistemlerini inceleyen bir kaç film izlediğimi hatırlıyorum bu kadar dile getirdiklerine göre demek ki ciddi sorunları da vardır demek ki...

Bir saldırı sırasında karakterimizin karısı ve dolaylı olarak çocuğu ölüyor. Zanlının mahkeme tarafından ''usul hatası'' nedeniyle serbest bırakılması üzerine yapılan film, ilerleme açısından biraz fazla ağır.

Kaldı ki bu tarz filmleri de çok çok sevmememden dolayı film fazla sıkıcı geldi. Dram olarak bakılınca ne kadar ağır olduğunu söylemeye gerek bile yok...

Merak edenler bir deneme atabilir.

Boks filmleri piyasası çok canlıdır ve yapılan hemen her film çok basit bir şekilde zirveye oynayamaz. Fakat Southpaw 2015 kendi dalında çok basit ve iddalı bir şekilde yukarıları hedefleyecek ve adından bahsettirecek kadar iyi. Oyuncu kadrosu, kurgu, hikaye tam anlamıyle gerçek boks hislerini yaşatan bir film olmuş. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.

Yılın en komple filmlerinden biri

'' Asla yakalanma'' ...

Güzel filmdi, bu kadar kısa süreyi çok güzel bir şekilde kullanmışlar. Geçmiş ile şu andaki zaman arasındaki bağlantıyı harika kurmuşlar. Oyuncular gayet güzeldi, Tucker karakterini aralarında biraz daha beğendim. Filmi komple beğendim demek isterdim fakat;

O son 15 dakikada neler oldu hiç anlamadım. Sonuna kadar harika getirdikleri filmi daha önce 124124 kere izlediğimiz klasik soygun filmlerinden olmak zorunda mıydı? Sonuna kadar bu kadar güzel getirdikten sonra böylesine mahvetmek inanılmaz...

Filmi izleyenler anlayacaktır. Filmin içinde, aslında filmin sonunun nasıl olması gerektiğini kendi ağızlarından söylediler ama uygulamadılar. Yazık oldu...

İlginç filmdi demek isterdim fakat konuyu o kadar da iyi işleyememişler ne yazık ki. Geçmiş ve şu andaki zaman arasında bağlantıyı çok iyi kuramadıkları için filmde ara ara kopukluklar olmuş ne yazık ki.

Herşeye rağmen avrupa sineması kalitesi buram buram belli olurken sonunda istenilen vuruculuk ne yazık ki verilememiş. Boş zamanda izlenilebilecek tarzda

Dünya'nın sonunun geldiği, insanlığın doğaya karşı koymaya çalıştığı klasik filmlerden biri fakat biraz daha profesyonel, biraz daha o anları yaşatabilen örneğiyle karşı karşıyayız.

Filmi kesinlikle beğendim. D.Johnson kalitesini ortaya koymuş. Hoş zaman geçirme, eğlencelik bol aksiyonlu film arıyorsanız sizleri bu tarafa alalım.

Amerikanın taliban savaşında, kendi özeleştirisine başka bir açıdan bakış. yaptığı işten sıkılan, sorgulamaya başlayan hayalet uçak pilotunun hayatından bir kesit. gerçek hikayeye dayanıyormuş...

Beğendiğimi söyleyebilirim. Biraz durağan, aksiyondan uzak fakat içinde barındırdığı hikayelere, olaylara empati yapmak çok fena bir duygu. Hikayeyi biraz daha baside indirgeyerek izlemeniz dileklerimle...

Kurgu, anlatım, hikaye, oyuncu performansları genelinde bu sene izlediğim en iyi 5 filmden biri kesinlikle. Savaş döneminde, babası savaşa gitmek zorunda kalan ufak çocuğun hikayesini anlatıyor. Amerika-Japonya arasında kalan halk, ortalarda dolaşan ufak çocuk ve abisinin arasında kalan çocuğun hikayesi nefis.

Kesinlikle izlenmesi gereken bir film...

Filmde çocuğunu yitirmiş acılı annelerin dramı, duyguları, hissettikleri tarifsiz acı gerçekçi bir anlatımla işlenmiş. İzlerken etkilenmemek mümkün değil. Fakat dram havasını içine katmaya çalıştıkları aksiyon sayesinde o ağır dram havasını hiç alamadım.

Genel olarak da filmi beğenmedim, bir şeyler eksikti. J.Lopez ise bildiğimiz gibi... Oyuncu olarak ortalarda dolaşıyor olmasına bayılıyorum, şu sektörden öyle insanlar ekmek yedi ki...

Filmi neden yaptıklarını ya da yaparken gerçek amaçlarının ne olduğunu anlamadım. Hawaii ile alakalı, özellikle filmin çekildiği mekanlar gerçekten çok ama çok güzel fakat film de bir o kadar boş.

B.Cooper beğendiğim oyuncu, performansları artık orta-üst segmente yaklaştı derken bu kadar vasat bir filmde fonksiyonu olmayan bir rolde izlemek de bir o kadar hayal kırıklığıydı...

Arnold abimizin harika performansı eşliğinde, dünyanın sonu geliyor, zombiler ortalıkta ve kızını korumaya çalışan babanın dramı...

Zombi filmlerinden biraz farklı şekilde hazırlanan, aksiyon beklemeniz gereken bir dram filmi olarak karşımıza çıkıyor.

Filmi beğendim mi diye sorarsanız, içi biraz boş olmuş. Ortada yaratılmaya çalışılan dram gerçekten farklı ve çok güzel fakat biraz daha iyi işlenmesi gerekiyormuş gibi geldi.

Arnold abimize ağır roller gelecekte daha iyi gidecek gibi duruyor.

Kara mizah filmlerinden biraz daha aksiyona dönük bir tarz olan film;

evden kaçan 2 çocuğun buldukları polis arabasıyla oynamaları, başlarına biraz bela almaları ve aynı zamanda bu polis arabasının sahibi şerif olunca onun başına biraz bela açılmasıyla devam ediyor...

Beğendim, bu kadar az mekan kullanarak, içine bu kadar fazla şey sığdırmayı başardıkları için tebrik ediyorum. Süresi zaten kısa, göz atılası filmlerden biri olmuş.

K.Bacon da yaşlandı...

Bu etkileyiciydi. Olaylar aslında çok basit fakat bilinmesi gereken konunun ne kadar etik, yarattığı ''moral'' etkisi...

Uzun süredir çocukları olmayan bir çiftin dramı. Uzun zaman sonra Hollywood yapımlarından çıktıktan sonra avrupa sineması çok iyi geldi ve çok da güzel bir filme denk geldiğim için şanslıyım.

Baştan sona ağır ilerlese de içinde dram ve gizem sonuna kadar ilerlerken size yargılama ve olayı çözme şansı yaratıyor. Boş zamanda, sakin sakin izlenecek film. Tavsiye ediyorum.

Daha önce, aynı tarzda bir film daha izlediğimi hatırlar gibiyim fakat ona rağmen filmi çok beğendim. hikayesiyle, yalınlığıyla klişelerden kaçarak olayı çok güzel özetlemişler. Flashback sahneleri birbirinden güzeldi, izlemeye doyamadım.

Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Fazla fazla ortalama ama en azından klişeleri biraz daha az olan filmi beğendim. Kısa süre içinde zevkli bir hikaye anlatmayı başardı.

İzlenebilir.

Kısmen komik, yeteri kadar eğlenceli olabilecek içi boş komedi filmlerinden bir kesit olabilir ancak. Tatmin etmedi, zaman zaman güldürdü ve sonlarına doğru ne zaman bitecek acaba dedirtti.

Tavsiye etmiyorum. Etrafta biraz fazla konuşuldu hakkında, o yüzden izlemek istedim ama bekleneni veremedi.

Tarantino'nun çektiği kısa bir film tadında başlayan ve o şekilde devam eden filmi beğendim. Salma Hayek gereksiz şekilde ön plana çıkmış bence film kesinlikle onun performansıdan ve sarkmış vücudundan daha güzeldi. Devamı gelecek gibi bir havası var, bekleyip görmek gerekiyor.

Bu tarz boş zaman öldürmek için izlenilebilecek piskopat tarzı filmleri ufaktan sevmeye başladım

Hoş film, hoş hikaye. En azından sıkılmadan izlenilebilecek türden diyelim. Her aşk filminin başına gelen sondan farklı olmayacak bitişi...

Hoş olmasına hoş fakat inanılmaz tekdüze ve sıkıcı. Film bittikten sonra çalan müzik, hepsinden çok daha güzel olabilir...

Uzun zamandır hatta çok uzun zamandır izlemek için listemde beklettiğim bir film aniden TV de karşıma çıkınca izlememek olmazdı.

Filmi genel olarak beğendim, zamanına göre çok iyi diyebilirim fakat çok çok az farkla efsane olmayı kaçırmış. İşleniş tarzı olarak bir an acaba Guy Richie filmleri gibi olacak mı diye bekledim olmadı. Sonunda değişik, vurucu bir son olacak mı diye bekledim olmadı...

Güzel, sağlam film fakat çok ufak farkla sınıfta kalmışlar...

Filmi beğendim diyebilirim. Baştan sona düzgün ve rutin bir anlatış var, bunu biraz sıkıcı bulanlar olabilir fakat sonunda ne olacak diye merak ede ede sona kadar ilerledik.

Son beklenmedik, aman aman olaylara sahne olmayacaktır ama film kalitesine göre gayet güzel bir son oldu.

Tavsiye ediyorum.

Türk yapımı film olduğu için eleştirmek basit. Hele ki bu kadar ağır eleştirmek çok daha basit bir şey demiyorum saygım var. Fakat gerçekten gerekiyor mu?

Filmi bende beğenmedim ilk başta onu söylemek istiyorum, altyazı gerektiği konusuna da katılıyorum. Çoğu yeri anlamak biraz zor oldu. Fakat her ne şart altında olursa olsun film o kadar da ağır eleştirilmeyi hak etmiyor.

Çok basit, beğenmediyseniz Ali Atay'ın yönetmenliğini, yaptığı filmi gidip az ötede başka filmler izlersiniz. Bu kadar basit. Eleştirirken de bu kadar acımasız olunmasına gerek yok...

Teşekkürler.

Nefis filmdi diyebilmek için, bu filmi izlemeden önce The Theory of Everything (2014) isimli filmi izlememiş olmam gerekiyordu. Oradan konuyu çekmişler diyemem, demem fakar çok çok benzer bir konuda ve açık ara daha iyi bir örneği olunca kafa ister istemez oraya kayıyor. Üzgünüm, film adına çok üzgünüm.

Engin Hepileri'nin performansı çok başkaydı... Mutlaka izlemeniz gerekiyor.

Beklentilerimin biraz üzerinde çıktı. Hikayesi belki fazla sıradan olabilir ama güldürmeyi yeteri kadar başarabiliyor ve sonuna kadar sıkmadan devam etti...

Eğlence arayanlara tavsiye ederim.

Kaliteli film, kaliteli oyuncularla yapılır ve filmi bir üst noktaya çıkaran da kesinlikle oyuncuların performanslarıdır. Tabiki farklı örnekleri var ama bu tarz tarih/dönem filmleri ve uzun konular için bu geçerlidir.

1950'lerde hem rusya dönemini hem de bununla bağlantılı olarak işlenen çocuk cinayetlerini işleyen filmi çok beğendim. Başta Tom Hardy olmak üzere V.Cassel ve G.Oldman'ın performansları inanılmazdır.

Tek bir parantez açmak gerekiyorsa, gerek duruşu, gerek ses tonuyla T.Hardy tam anlamıyla artık oldu. Mad Max filminden sonra Child 44'de ortaya koyduğu oyunculuk çok çok üst düzeyde...

Mutlaka izlenilmesi gereken bir dönem filmi, senenin sağlam filmlerinden biri.